Mimarlık Kentleşmenin Neresinde?
Bursa
De�ifre
Yazdırılabilir Sayfa

�hsan Bilgin: Ho�geldiniz. Bu toplant�n�n amac� konusunda k�saca konu�mak istiyorum. Ba�l�k asl�nda net bir biçimde neyin istendi�ini aç�kl�yor. Sorunun cevab� belli asl�nda. Mimarl���n son 40-50 y�ll�k kentle�me sürecinin enerjisi ve kaosu içerisinde ezildi�ini ve kendini gösteremedi�ini biliyoruz. Bu sorunun böyle bir dönemde ortaya at�lmas�n�n bir sebebi var tabii ki; Türkiye’nin sanayile�me, modernle�me gibi olaylarla geçirdi�i son 50 y�l�ndan sonra yeni trendler olu�acak ve bu yeni trendlerde mimarl�k mesle�inin kendini biraz daha fazla gösterebilece�i bir ortam olacak m�? Türkiye’nin gündemindeki e�ikler, demokratikle�me ve siville�me gibi konular mimarl��� tabii ki etkiliyor. Tüm bu kentle�me boyutlar� yeniden olu�urken mimarl�k kendine yeni bir yer bulabilir mi? Bu genel konu�malar�n ötesinde, büyük kentlerin, çekim merkezleri dikey geçi�li olanlar�n, nüfuslar� 8-10 kat artt� ve bu ilk dalgayd�, ard�ndan göçten ve do�urganl�ktan kaynaklanan art�� zamanla azalmaya ba�lad�. Do�rudan kentle�meyi ve fiziki yap�la�may� etkileyen, nüfustaki stabilizasyon süreci ba�lad�. Bugün, bunlardaki de�i�imlerin etkilerinin hangi alanlarda görülebilece�ini inceleyece�iz. “Mimarl�k”la kastedilen sadece baz� binalar�n, müteahhit binalar�n�n ve ismi bilinen tan�nm�� binalar�n a��rl���n�n artmas� de�ildir. “Son y�llarda ya�anan, enerjik ve kaotik boyutlar� olan kentle�me sürecinin arkas�nda, baz� düzenlerde ve disiplinlerde, mimarl�kla alakal� bir �eyler var m�d�r?” sorusu de�erlendirilmeye çal���l�yor. Türkiye’yle ilgili, o kentin kendisine özgü ili�kilerle ilgili ve sonraki dinamiklerle ilgili nelerden söz edilebilece�ini görmeye çal���yoruz. �u ana kadar toplant� düzenledi�imiz yerlerin, ayn� ülkede olmalar�ndan dolay� pek çok ortak noktalar� var ama birbirlerinden farkl� yanlara da sahipler. Ankara 30’lardan itibaren büyürken, Antalya’da 1983’te Turizmi Te�vik Yasas� ç�kana kadar hiçbir hareket olmam�� denebilir. Diyarbak�r 80 sonundaki iç sava�a, yani 90’lara kadar, a��r� art�� ya�amam��. Bunlar dönemsel farkl�l�klar. Bir tanesi ba�kent olmas� nedeniyle, di�eri turizm ve bir di�eri de etnik yap�s� nedeniyle büyümü�tür. Bunlar�n yan�nda belediyenin, imar plan�n� yönlendiririken, kendine özgü yollar� olmu�. Bunlar�n bir k�sm� biz mimarlar�n ironik bakaca�� �eylerdir. Bu toplant�larda, her yerde tamamen ayn� �eylerin olmad���n�, biraz da olsa farkl�l�klar�n oldu�unu anlad�m. Bu toplant�da, Bursa’ya özgü imar ba�lang�c�, dinamikleri ve mimarl���n bu konudaki rolleri tart���lacak. Bundan sonra da, Eski�ehir, Adana, Trabzon, �zmir ve �stanbul’a gidilecek.

Konu�mac�lar�m�z; Murat Güvenç, �ehir bölge planlamac�s�, ODTÜ’de ö�retim üyesi, co�rafya ölçe�inde çal��an, kentlere farkl� gözlerden bakan, kendine özgü çal��malar� olan birisi. Kendisi öncelikli olarak �stanbul üzerine çal���yor, ancak Bursa üzerine de çal��malara sahiptir. Emre Arolat, mimar. Son 10 y�ld�r e�itime de katk�lar� var. Türkiye’nin büyük bürolar�ndan bir tanesini yürütüyor. Ailesi Bursal� ve Bursa’y� yak�ndan tan�yor, burada yapt��� pek çok i� de var. Neslihan Dosto�lu, Uluda� Üniversitesi’nde ö�retim üyesi, profesör, bölüm ba�kan�, Bursa’daki pek çok geli�mede belediye, valilik ve çe�itli kurulu�larla beraber çal���yor ve insiyatifini kullan�yor. Atilla Yücel, mimar ve ö�retim üyesi. Bursa’y� akademik çal��malar�yla ve i� yapma bak�m�ndan iyi tan�yan birisi. Ben de �hsan Bilgin, YTÜ’de ö�retmenlik yapt�m ve �u an �stanbul Bilgi Üniversitesi’ndeyim ve orada yeni bir mimarl�k program� kuruyorum.

Sözü ilk olarak Murat Güvenç’e veriyorum.

Murat Güvenç: “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” sorusuna kolay cevap veremeyiz çünkü e�er ön haz�rl�ks�z cevap vermeye çal���rsan�z bu cevaplar elinize aya��n�za dola��r. Bu yüzden ben bu sorunun yan�t�n� vermeden önce yan�t çerçevesini çizmek istiyorum. Kentle�me sürecinden ortaya konmak istenilenin ne oldu�unun çerçevesini çizmeye çal��aca��m, sonra dönemlere de�inece�im ve sonras�nda da mimarl��� bir mekan olu�turma mesle�i olarak alg�larsak, bu sürecin neresinde yer ald���n� ortaya koymaya çal��aca��m. Kentle�me hem bir süreci hem de bir yap�y� içeriyor. Bunlar�n birlikteli�ine kentle�me deniyor. Kentle�mede süreç ve yap�y� göremezsek mimar�n kentle�me sürecindeki tan�m�n� da betimleyemeyiz. Kentle�me süreci zaman zaman yerel olarak farkl�l�klar içerse de kendini dönü�türüyor. Mimar�n bu süreçteki yeri ise kentle�me sürecini zaman içinde de�i�tiriyor. Bu konuyla ilgili Osmanl� �mparatorlu�u’nun 700. y�l münasebetiyle Bursa’da yap�lan konferansta �lhan Tekeli’nin tan�mlad��� kentin mekansal çerçevesi kavram�n� ele�tirmek istiyorum. �lhan Tekeli 20-30 y�ll�k kent ara�t�rmalar�n�n sonunda bu kavramla ilgili kentle�me sürecinin de�i�imlerinin ve buna yap�lan müdahalelerin sonucunu ortaya ç�karm��t�r. Burada 5 tane kavramdan bahsetmi�tir. Bu kavramlardan biri olarak; limanlar, karayollar�, demiryollar� gibi, kent içi örgütlenmi� ula��m sistemini dü�ünebiliriz. Bu örgütlenme araca, yayaya, hayvanla olan ula��ma dayanabilir. Bir kentin mekansal yol a�� kavram�, ki buna "kanvas" diyor, mekan�n yollar�n� ve sokaklar�n� dü�ünerek, mimar�n kentin içinde nereye, nas�l, hangi biçimlerde binalar yapabilmesi aç�s�ndan önemli. Kentin zamanla de�i�en merkezi i� alanlar� sistemi var. Buna ba�l� olarak da konut alanlar� sistemi olu�uyor. Bu sistemler asl�nda çok ayr�nt�l� sistemlerdir ve her kent için, o kentin nas�l �ekillendi�ini gösterilebilir. �lhan Tekeli, Bursa için yapt��� dönemlendirmede, Osmanl� Dönemi’nde, Bursa’n�n fethinden 1830’a kadar olan zamana “klasik dönem” diyor. �kinci çerçeve, 1830 ile 1930 aras� dönemdir. Tanzimat reformlar� ve Bursa kenti üzerindeki uygulamalar, Ahmet Vefik Pa�a’n�n yapt��� uygulamalar, Düyun-u Umumiye’nin Mudanya liman� ile ilgili yapt��� yat�r�mlar, dar hatl� demiryolunun yap�lmas� ile ilgili yat�r�mlar burada ayr�nt�l� olarak �ekilleniyor. 1930’lardan sonra, 30 y�ll�k radikal modernize dedi�imiz bir Cumhuriyet Dönemi Bursa’s�, kent olarak Osmanl� Dönemi’ndekinden biraz farkl�. 1960’la ba�layan ve 15 y�l süren dönem, 1980’lere kadar geliyor. Bu dönemde Bursa çok h�zl� büyüyerek ba�ka bir mekansal çerçeveye girmi�tir. Bugün ise yeni bir mekansal çerçeve kuruluyor. Kentin etraf�nda yeni yollar, al��veri� merkezleri yap�l�yor. Kent, dünyayla daha ad� konmam�� ba�ka türlü ili�kiler kuruyor. Bu toplant�yla, bu mekan�n ne gibi imkanlar veya s�n�rlamalar ortaya koydu�unu belirleyebiliriz. �lhan Tekeli’nin geli�tirdi�i mekansal çerçeve kavram�n�n be�endi�im taraf�, bu kentlerin tarihini 2 dönemde olu�turmas�d�r. Bunlardan ilki; mekansal çerçevenin devrimci kabul edilebilecek bir kurulu� dönemi vard�r, bu dönemde dünyayla ili�kiler de�i�ir. Kent içi ta��mac�l�k sistemi yenilenir, yeni i� yerleri da��l�m� ve konut biçimleri kurulur. 1930-1960 döneminde Türkiye’de bireysel konut dönemi hakimdir. Bu kentin çok belirgin bir yerinde toplanm��t�r. Araçl� ta��mac�l���n kent içi paylar� ve nüfus art�� h�z� dü�üktür. Kentte konut üretimi, bireysel konut yani hane halk�n�n ihtiyaçlar�n� en iyi kar��layacak bir konut yap�s�ndan olu�uyor. 1950’lerde ülkemizdeki çevre ko�ullar�n�n de�i�imiyle bu konut biçimi son buluyor. �kili bir konut üretimi ba�l�yor. Bunun bir k�sm�nda gecekondular, bir k�sm�nda da müteahhit apartmanlar� yer al�yor.

Tüm bu anlatt�klar�mdan sonra sonuç olarak Bursa apartmanl�, gecekondulu, dolmu�lu, i�portal� bir kenttir diyebilirim. Bu kentin en önemli özelli�i desantralize olamamas�d�r. Yani kentte yeni alt yap� yapabilme olana�� çok s�n�rl�d�r. Bu nedenle bir önceki dönemin sivil mimarisi tahrip edilmekte, buralar apartmanlara ve gecekondulara dönü�mektedir. Kent asl�nda içeriye do�ru büyümektedir. Ayn� dönemde dünyada bir alt kentle�me ya�an�rken, Türkiye’de tamamen z�t bir dönem ya�ad�k. Bu dönemde Cumhuriyet Dönemi sivil mimarisinin büyük bir k�sm� tahrip edildi. O dönemden elimizde sadece kamu yap�lar� kalm��t�r. Bu tahribat Bursa gibi di�er büyük �ehirlerde de olmu�tur. 1970’lerden 1985’lere kadar olan dönemde toplu konutlu, al��veri� merkezli, i� merkezli ve ya�amal� yeni yerle�im yerleri olu�maya ba�lad�. Bu dönemdeki gecekondu, ta��mac�l�k, i� yerleri gibi kavramlar sanki eski döneme dayan�r ama bunlar�n anlamlar� de�i�mi�tir. 1980’li y�llarda pe�i s�ra ç�kar�lan gecekondu aflar�yla art�k gecekondu bir kullan�m de�eri olmaktan ç�km��, bir konsodilasyona yani apartman-konduya dönü�mü�tür. Müteahhitin yapt��� orta s�n�f apartmanlar�n in�as�yla beraber “ba�ak konut” üretim biçiminden ç�k�lm��, yerine toplu konut üretimi h�z kazanm��t�r. Türkiye ekonomisinin iyile�mesiyle kentler alt yap� üretebilir ve desantralize olabilir. Bursa’da örneklendi�inde Fethiye ve �hsaniye bölgelerini, düzen aç�s�ndan ve gecekondudan uzak alanlar olarak örnek verebilirim.

Çizmek istedi�im ana hat içinde farkl� kentsel, mekansal çerçeveler ve bunun getirdi�i farkl� imkan ve k�s�tlay�c�lar var. Bu dönemlerin her birinde mimar�n da farkl� farkl� anlamlar kazand���n� görebiliriz. �çinde bulundu�umuz mekansal çerçevede iki tür mekan, problem ve i�lev görmü� �ngiliz ara�t�rmac� Jonathan Murdoch. Diyor ki: Bir kentteki bu tür süreçler içerisinde iki tür mekan vard�r; biri kaderi, kimli�i ve kurallar� belli mekanlard�r, di�eri de bir kentte sürekli müzakere içerisinde olan yani aktörlerin üzerinde çeki�ti�i, karakteri ve kimli�i henüz te�ekkül etmemi�, geli�ime her yönde aç�k olan mekanlard�r. �lhan Tekeli’nin geli�tirdi�i kavram� bu iki noktayla kar��la�t�rmak istiyorum. Bir mekansal çerçeve içerisinde iki tür mekan ve problem vard�r. �lki kurallar�, kimli�i belli, rutin i�lerin yap�ld��� bir süreçtir. Toplumsal aktörlerin henüz üzerinde karar vermedi�i çeki�me mekanlar�d�r. Yani kentin kaderini belirleyece�imiz ikinci bir düzlem vard�r. Burada oyunun nas�l belirlenece�i belli de�ildir. Bu müzakere ve çeki�menin sonucuyla ortaya ç�kacakt�r. “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” sorusunun yan�t� ise bu ikilem içerisindedir. Mimar kendisine bu süreklilk içerisinde, çeki�meler mekan�nda yer bulur. Mimar, yapmay� veya yapmamay� seçti�i eylemlerle, bu çeki�meler mekan�n�n nas�l olu�aca�� konusunda etkili olabilir.

Neslihan Dosto�lu: Kent müzesinde gezerken foto�raflara ve etnografik ürünlere bakt�kça kentin geçmi� kimli�ini tam olarak koruyamad���n� ve bunu sadece kentin ayr�nt�lar�nda görebilece�imizi buldum. Bursa �u anda 1 milyon 200 bin nüfuslu, neredeyse 40 kilometre uzunlu�unda bir lineer aks üzerinde geli�mi�, %60’� kaçak yap�la�madan olu�an ve Türkiye’deki pek çok büyük kentin özelliklerini ta��yan bir kent. Ama tarihine bakt���m�zda kendine özgü pek çok yan� var. Bursa civar�nda yakla��k olarak MÖ 6000 y�l�ndan beri insanlar�n ya�ad���n� biliyoruz. Kent; 2200 y�l önce yani MÖ 185 y�l�nda 1. Prusias döneminde kurulmu�tur. �lk ismi “Prusa”yken daha sonra “Bursa” olarak de�i�mi�. Bu kente önce Bitynler, daha sonra Romal�lar, MS 395’te Bizansl�lar, 1300’lü y�llardan sonra da Osmanl�lar egemen olmu�tur. Kentin fiziksel dokusu da öncelikle sur duvarlar�yla çevrelenmi� bir yap�dan, giderek ovaya yay�lan bir geli�me süreci içerisinde yer alm��t�r. Bursa, Tophane bölgesinde, etraf� surlarla çevrili, Evliya Çelebi’nin 1640 y�l�nda Bursa’ya geldi�inde yazd��� gibi, 2000 konuttan ve 2 mahalleden olu�an küçük bir yerle�medir. Daha sonra 1339’da Sultan Orhan’�n ilk kez Bursa sur duvarlar�n�n d���ndaki müslüman nüfusu art�rmak amac�yla, bir geni�lemeye ihtiyaç duymas� nedeniyle duvarlar�n d���na ç�kan bir yap�ya sahip olmu�tur. �stanbul ba�kent olana kadar Bursa’da hükümdarl�k yapan tüm sultanlar kentte kendi isimleri an�ls�n diye külliyeler yapt�r�yorlar, bunlar�n çevresinde de zaman içerisinde konut alanlar� geli�iyor.

Bursa’n�n Osmanl� Dönemi’ndeki kentle�me süreci böyle geli�iyor, 1453’te �stanbul’un ba�kent olmas�ndan sonra da Bursa’ya verilen önem hiçbir zaman azalm�yor. Çünkü Bursa �pek Yolu ve Baharat Yolu üzerinde önemli bir merkez. Gerek Tebriz’den gelen ipe�in bat�ya, gerek Hindistan’dan gelen baharat�n Kuzey Avrupa ülkelerine aktar�lmas�nda önemli bir nokta. Ba�kent �stanbul olduktan sonra bile padi�ahlar�n hanlar, hamamlar yapt�rd�klar�n� ve sultanlar�n kente ziyaretlerini sürdürdüklerini görüyoruz. Bursa, göç aç�s�ndan di�er kentlerden farkl�la��r. Orhan Gazi döneminde Anadolu’dan getirilen Türk boylar�n�n yerle�tirilmesi, Osmanl� Devleti’nin zamanla gücünü yitirmesi ile birlikte Avrupa’da, Balkanlarda ve Kafkaslarda kaybedilen topraklardaki Türklerin göçü ve pek ço�unun Bursa’ya yerle�tirilmesi ve günümüzde yak�n tarihlerde, Bulgaristan’dan büyük göçler almas�, son on y�l içerisinde nüfusunu neredeyse 3 kat� kadar art�rm��t�r. Bursa’da nüfus %6,5 h�zla art�yor ve bunun %4’ü göçlerle oluyor. Burada iç ve d�� göçler var, d�� göçlerin Bursa için özellikle önemli oldu�unu söyleyebiliriz. Gelen ki�ilerin, sunulan imkanlar çerçevesinde, ekonomik durumlar� nedeniyle yeteri kadar konut sahibi olamad�klar�n�, i� ve bar�nma ko�ullar�n�n marjinal bir biçimde çözümlendi�ini görüyoruz. Di�er büyük kentlerde oldu�u gibi Bursa’da da plans�z yerle�imler olu�maya ba�lad�.

1960’lar Bursa için dönüm noktas�. Piccinato’nun plan�n� yapt��� ilk sanayi bölgesinin burada olu�turulmas�yla birlikte giderek zenginle�en sanayi tekliflerinin Bursa’n�n iç göçleri için bir çekim noktas� oldu�unu vurgulamam�z gerekiyor. Yine de bu plans�z yerle�imler içerisinde Bursa’da üst ölçeklerde birtak�m çal��malar yap�lmaktad�r. 1776’da ilk kez Bursa için basit bir harita yap�l�yor. 1862’de Bursa depreminden sonra daha sonraki planlama çal��malar� için bir baz te�kil eden kapsaml� bir harita yap�lm��t�r. Cumhuriyet Dönemi’ne kadar bu haritalar üzerine yap�lan planlama çal��malar�n�n bütün kenti içermeyen küçük ölçekli, ki�isel çabalar�n ötesine geçmeyen çal��malar oldu�unu söyleyebiliriz. Cumhuriyet Dönemi’yle birlikte gerçekten bilinçli bir planlama söz konusu olmu�tur. Alman Lörcher, Frans�z Prost ve �talyan Piccinato’nun ba�latt��� bir planlama sürecinden bahsedebiliriz. Günümüzde de Büyük�ehir ve ilçe belediyelerinin planlama çal��malar�n�n bay�nd�rl�k kapsam�nda yürütüldü�ünü görüyoruz. Bursa için 2020 plan� önemli bir pland�r. Bu 1998’de gelece�e yönelik olarak stratejik olarak yap�lm��t�r. Murat Güvenç ve rahmetli Raci Bademli’nin de içinde oldu�u süreç içinde, sürdürülebilir kentle�me boyutlar�nda Bursa’n�n 2020’de nas�l olaca��na dair kararlar� içermektedir.

Atilla Yücel: Murat Güvenç’in konu�mas�nda, kentsel olgunun dönemselli�ine a��rl�k verilmekle birlikte, sistem özelliklerine ili�kin bir çerçeve vard�. Konvansiyonel, tan�mlanm�� ve tan�mlanmam�� alanlarda öneri üretme konumu aç�s�ndan, mimariyle kentin ba�lant�s�n� ortaya koyan bir kuramsal çerçevesi vard�. Kentsel dinamiklerden, mimarinin özeline giden bir bak�� vard�. Neslihan Dosto�lu ise tarihsel deneyin sistemati�inin içerisinde, Bursa’n�n dünden bugüne ili�kisini özetledi.

Ben ise “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” konusunda, çe�itli sorularla konu�maya ba�lamak istiyorum. Mimari-kent ili�kisi üzerinde, konuya mimari aç�dan bakmay� ve aç�klamalar�n da buna yard�mc� olaca��n� dü�ünüyorum. Dü�ündü�ümüz ortak sorunun büyük �ehirlerde benzer özellikleri vard�r. Türkiye’nin özellikle 80’lerden sonra ya�ad��� dinamikler içinde, �zmir, Gaziantep, Kayseri gibi benzer büyüklükteki kentler aras�ndaki benzerlikleri, mimarinin konumunu, özelliklerini, görünümünü belirliyor ve kentlerin mimarisini birbirine benzeyen ko�ullar ve görünümler ba�lam�nda irdeleyebiliyor muyuz yoksa bu kentlerin onlar� metropol yapan bütün ortak dinamiklerine ra�men kendilerine özgü özellikleri mi var? Dolmu�lu, i�portal� ve gecekondulu kentin ba�ka bir �eye dönü�meye ba�lad���, henüz sürecin devam etti�i bir tarihsel aral�kta, bu kentler ortak kaderlerini birbirlerine çok benzeyen görünümleriyle mi sürdürüyor? Kentsel dinamikler, kentle�me ve rasyonellik içinde yer alan profesyonellerin, kentsel tasar�mc�lar�n, mimarlar�n, denetimci ve yönetici gibi ba�ka aktörlerin, yerel sivil toplum örgütlerinin, medyan�n vs. mimarinin alanlar�n� bir �ekilde tan�mlad���n� dü�ünüyorum. Zaten mimarl��� bunlar�n d���nda dü�ünmek mümkün de�il. Mimarl���n kentle özde� bir tan�m� yok. Mimarl�k spesifik, belki yar� otonom ve s�n�rl� eylem alan� olan bir faaliyet. Mimarl�k büyük ölçüde binalarla s�n�rl� bir etkinlik. Dolay�s�yla görselli�in ön planda oldu�u, içinde tan�ml� eylem ve planlar�n gerçekle�ti�i bir oyun alan�. Böyle bir ölçek ve problem alan�n�n, sorunlar� ve yan�tlar�yla kent bütünü aras�nda bir ili�ki var.

Binalar�n kentsel gerçekli�in bütünüyle ili�kisi söz konusu oldu�unda tarihi bir yap� olan Y�ld�r�m Külliyesi’ni veya hanlar toplulu�unu, yap�ld��� dönem içinde anlamland�rabiliriz belki, ancak bunu tarihi dönemini tam olarak bilmemizden dolay� Bursa için yapmam�z kesinlikle mümkün. Bugün anonim denebilecek, hiçbir yürek çarp�t�c� özelli�i olmayan, kentsel geli�menin parças� olarak görebildi�imiz ya da daha bireysel, üzerinde daha çok konu�abilece�imiz bir yap�y�, bir yerlere yerle�tirebiliriz. Bu çerçevede, mimarl���n objeye özgü görselli�i olan ve daha s�n�rl� bir eylem alan� tan�mlayan bir kimli�i var ve bu ili�ki aras�nda gidip gelme var. Mimarl�k bugünkü Bursa’n�n neresinde? Tabii ki bugünkü Bursa dünün Bursa’s�n� da bir �ekilde ta��yor. Kent organizmas�n�n bir tak�m arkeolojik nesneleri en az�ndan bugün de var ama bu iki dönem yap�tlar� aras�nda kenti tan�mlamak ve mimariyle kentsel realite aras�ndaki ili�kilerde mimarinin rolünü konu�mak anlaml� olabilir. Örne�in Osmanl� Dönemi’yle, Fütuhat Devri’nin ilk ba�kenti Bursa’n�n kentle�me ve mimari deneyimleriyle, Tanzimat Dönemi ve bugünkü durum üzerinde dü�ünmek anlaml� görünüyor. Osmanl� Dönemi’nde, Hisar Bölgesi’ndeki s�n�rlardan ç�k�p ovada belirli bir bilinçle çar��, merkezi bir i� alan� haline getirilmi�tir. Bu bölgede belirli bir nüfus dengesini kurmak için, Türk-Müslüman nüfusunun da dengeye getirildi�i, yeni bir kentli toplumunu in�a etmenin enstrümanlar� olarak, ak�nc� dervi�lerin zaviye ve külliye çevresinde mahalle olu�turmalar�nda, Y�ld�r�mlarla, Hüdavendigarlarla olu�an kentsel vizyon içinde an�tlar�n, mimarinin yeri son derece belirgindir. Hem kent topo�rafyas�n� ve sistemini, hem de iç yol a��n� ve geli�me dinamiklerini belirleyen okunur bir ili�ki var.

Ahmet Refik Pa�a döneminde kontrol edilebilir kent sistemi, dik aç�l� yol a�lar�, geni� arter sistemini bu eski sisteme entegre etme iradesi ve belediye gibi baz� kurumlar�n olu�turuldu�u görülür. Bursa’da da belirli bir yönetim erkinin iradesi var. Önemli mimari unsurlar�n bunun içerisinde bir yeri var. Bugün Bursa’n�n ölçe�inden ve geli�me dinami�ininden ötürü, daha karma��k ama bir yerde do�al kar��lanabilecek bir görünümü var. Her metropolde, her �eyi tan�mlanm�� ortamlar göremezsiniz ama �ehirler büyüdükçe, �stanbul’da oldu�u gibi, bu kaotik ortam daha da belirginle�ip me�rula��r.

Bursa topo�rafyas� ve tarihsel dinamikleriyle özel bir yer. Diyarbak�r, Gaziantep veya �zmir’den bu aç�dan farkl�. Topo�rafyan�n da� ve ova aras�ndaki ili�kisinin kente verdi�i boyutlar bugünkü kaotik yap�yla belirli bir çat��ma ya��yor. De�er sistemlerimiz bu çat��madan rahats�zl�k duyuyor. Osmanl� �ehirle�mesindeki külliyeler, hanlar ve Ulucami çevresindeki geli�melerle olu�turulan kentsel irade ya da tanzimat dönemindeki irade bugün de var m�? Bunun içinde mimarinin bir yeri var m�? Bursa’da dola��rken son 50 y�l içindeki mimarinin, farkl� dönemlerin kentsel ortam�n� tan�mlayan alan ve parseller üzerinde uyum sa�lad���n� ve birbiriyle çok iyi örtü�en bir bütünlük gösterdi�ini sanm�yorum. Ayr�ca üretilen mimarinin kentte, konvansiyonlar� belirlenmi� veya üzerinde tart���lan alanlarda, ciddi örtü�me gösterdi�i kan�s�nda da de�ilim. Tanzimat veya Kurulu� dönemindeki iradenin bugünkü kapital potansiyeli çok olan Bursa’ya ve buna ba�l� olarak aktörlerin eylemlerine ciddi katk�lar� oldu�unu söyleyemiyorum. Bu çeli�kiyi tart��mak ilginç olabilir.

Emre Arolat: Buras� çocuklu�umun geçti�i yer ve bu bak�mdan benim için özel bir yer. Türkiye’nin belli bir e�ikten geçti�i bak�� aç�s�yla bakt���m�zda Bursa’n�n pek çok spesifik noktas� var diye dü�ünüyorum. Bursa’n�n büyüklü�üne ve tarihsel dokunun oran�na bakt���m�zda buras�n�n özelle�ti�ini dü�ünüyorum. Erken desantralize olmu� olmas� bu �ehri ilginç hale getiriyor. Y�ld�r�m Beyaz�t Külliyesi ile Muradiye aras�ndaki mesafe veya ba�ka bir padi�ah�n ad�n� ya�atmak amac�yla yapt�rd��� külliyenin çevresinde olu�an büyüme buray� ilginçle�tirmi�. Uzun süre ayn� yerden, merkezi bir noktadan büyüme yerine parça parça ve parçalar�n birbirleriyle ili�kisinden kurulu bir büyüme söz konusu. Bu tür tarihsel yerlere bakt���mda buras�n�n bir kent mi yoksa bir müze mi oldu�unu dü�ünürüm. Bursa, Antalya gibi turizmin etkili oldu�u bir yer de�il. Bursa’n�n kendi yüzölçümünün oran�yla içindeki tarihsel dokunun oran�, içe do�ru büyüme noktas�nda bu kenti ilginç bir hale getiriyor. Bu noktada “Tanr� bu kenti yeni mimarl�ktan korusun,” denebilir. Di�er taraftan bu �ehir içinde bir mimar olarak ne yap�labilir dü�üncesi var. Mimarl�k, ikisini birden hesaba katan bir yerde duruyor. Bu kopuk tarihsel doku öbe�i di�er tarisel kentlerde oldu�u gibi turizmle bütünle�medi�inden daha fazla hayat�n içinde durma �ans�na sahip. �ehre bakt���n�zda neden cami önüne yap�lm�� otopark dikkati çekiyor da cami çekmiyor dü�üncesi hem olumlu hem de olumsuz bir cevaba sahip. Hayat�n beraber, iç içe devam etmesi aç�s�ndan iyi ama bu kentin birden bire an�tla�mad���n� da gösterir. Mimar bunlar� kabul eder, daha önceden belirginle�tirilmi� noktalar� kabul eder veya buralardan elini ete�ini çeker. Her mimar�n kendi pozisyonu olabilir ama bunlarla birlikte olmal�y�z. Bunlar� kenarda tutup ba�ka bir hayat kurmak Bursa’da mümkün de�il.

�hsan Bilgin: Bursa derinli�i olan bir Roma kenti. Osmanl�’n�n daha erken dönemlerinde Uluda�’�n eteklerinde yay�lm�� bir kent var. Ulucami çevresi, Y�ld�r�m ve Ye�il Külliyeleri en ba��ndan beri merkezi i� alan� �eklinde kurulmu�. Belli ki kenti büyütme niyetindeler. Uluda�’�n ete�i boyunca sarmalanm�� giden, arada belli ki bo�luklar� olan bir kent. Süratle 60’lardan sonra bu özelli�ini kaybediyor. Ovaya do�ru kal�nla�arak, bir lineer kent olmaktan ç�k�p, ovaya yay�lm�� çe�itli merkezleri olan bir kent oluyor. 90 sonras�nda �stanbul ve Mudanya’ya do�ru giden lineerlikle ilgisi olmayan, ba�ka kanallara do�ru yay�lan ikinci bir desantralizasyon var. �stanbul yönünde sanayi ve ticaret, di�er yönde hizmet sektörü, konutla�ma ve alt kentle�me gibi akslar do�rultusunda bir yay�lma bulnuyor. Burada bir planlama iradesi var. Küçük organize sanayi meseleleri, kaotik görüntü ve k�smen planlama var. Bütün sanayi kentleri gibi yoksulluk var. Bunlardan dolay� Bursa özel bir yer ama bir yandan da Do�u Marmara’n�n bir parças�. Bursa’dan Sakarya’ya kadar büyük bir üçgen al�rsak ve bunu �stanbul’un bat� bölgelerine do�ru çekersek 12 milyonluk bir nüfusu bar�nd�ran bir sanayi ve nüfus zinciri içerisinde bir kent oldu�unu görürüz.

Atilla Yücel: “Tanr� Bursa’y� yeni mimariden korusun,” demek için çok geç. Bursa’da iki türlü kopuk öbek var. Bir tak�m konvansiyonlar�n geçerli oldu�u ama içinde çok büyük kentsel projelerin yer almas� gerekti�ini dü�ündü�üm bu kopuk öbekler, tarihsel ve topo�rafik kimlikleriyle a��rl�k kazanan öbeklerdir. Çarp�kla�m�� hanlar bölgesi gibi. Bütünlü�ü katledilmi� olarak kalan tarihsel alanlardan baz�lar� her �eye ra�men, tarihsel bütünlük içerisinde bir yere sahip alanlard�r, baz�lar� da birtak�m geli�melerin ortas�nda az tan�ml�, k�smen bo�, müdahale edilebilir alanlard�r. Bu alanlar kent mimarisi için kopuk, öbekler halindeki f�rsatlard�r diye dü�ünülebilir. Bursa kenti de 20 y�l içinde bunu ya�am��t�r ve zaman zaman yar��malara konu olmu�tur. 4-5 yar��mada jüri üyesi oldu�um için çok iyi biliyorum. Bunlara Bursa ölçe�inde ciddi projeler denebilir. Örne�in “Santral Garaj Yar��mas�” ç�kmadan önce eski terminal alan� ile Somara Meydan� aras� belediyenin inisiyatifiyle garaj�n bir kent içi garaj olarak da i�lev yüklenmesini içeren büyük bir kentsel yenilenme alan� olarak, mimarlar�n ve kentsel tasar�mc�lar�n önerilerine aç�lm��t�. Piramidin içinde yer ald��� Zafer Plaza’da bulunan ve Alt�parmak üstündeki büyük alan�n yamaçlarla ili�kilerini de gündeme getiren kentsel öneri hiçbir �ekilde uygulamaya konulamad�. Buttim realitesinden ba�layarak olu�an, fuar alan� dü�ünce üretimi de önemli. Merinos için yap�lan sorgulama ve Çelikpalas örne�i de çok iyi birer f�rsatt�.

Bugün dünyada büyük bir kesim dolmu�lu, gecekondulu de�il, yani daha çok geli�mi� olabilir ama yine de ortak baz� realiteler var. Mimariyle kentin birbirine de�di�i, kentin önemindeki, geli�imindeki ve sembolizmindeki aktörlerden bir tanesini te�kil etti�i ve cumhurba�kan� veya belediye ba�kan� iradesiyle gündeme gelen örnekler var. Paris’te Mikelanj döneminden büyük projeler, Berlin’de �babe önemli örnekler. Frankurt, Barselona, Bilbao, Rotterdam gibi yerlerde mimarinin bugün anlam� var. Büyük projeler bugünün kentlerinde anlam sahibidir ve kopuk öbek olu�turma, yeni bir an�t, etkinlik alan�, sürükleyici aktör olma �ans�n� kente verdi�i ve mimari anlamda da kazand��� durumlar var. Bursa zaman zaman bu konuda niyetlenmi� ama bugün de göremedi�imiz gibi hiçbir çal��ma olmam��t�r. Bunun nedenleri üzerinde tart��may� anlaml� buluyorum.

Neslihan Dosto�lu: “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” sorusunu tersinden yani “Kent Mimarl���n Neresinde?” �eklinde de sormak istiyorum. “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” diye sorarsak; Bursa’n�n plans�z geli�en di�er kentler gibi bir kent oldu�u belirtildi. Belediyelerden ve yasal süreçlerden geçmeyen, in�aat mühendislerinin elinden geçip mimarlara sadece imza att�r�lan mimars�z mimarinin pek çok örne�i var. Y�lda 400-500 projeye imza atan mimarlar var. Bursa’da böyle bir yap�la�ma var ve bu dü�ündürücü bir durum. Mimarl���n gerçekten kentle�menin içinde yer almas� gerekmekte. Pek çok Avrupa ve Amerika kentinde mimarl���n ve mimar�n, sürükleyici, kenti geli�tirici ve yeni ufuklara götüren bir anlay���n rol oynad���n� görüyoruz. Örne�in Paris, Bilbao’da köhne bir yerde farkl� bir yap� yap�larak o bölgenin canland���n�, kimsenin daha önce aya��n� bile atmak istemedi�i yerlere canl�l�k kazand�r�ld���n� ve kentin gerçekten ya�amaya ba�lad���n� görüyoruz. Bursa’da ya�ayan mimarlar, akademisyenler ve kurumlar aç�s�ndan da bunun Bursa’da olmas� için çaba göstermeliyiz.

Kuramsal aç�dan mimarlar�n kentle ilgili de dü�ünceleri var. Özellikle 19. yüzy�l sonu 20. yüzy�l ba��nda pek çok mimar kentle ilgili öneriler geli�tirdiler. Mesela Le Corbusier, Frank Loyd Wright gibi mimarlar gelece�in kentlerinin nas�l olmas� gerekti�i hakk�nda dü�ünceler olu�turdular. Bu dü�ünceler kentsel ütopyalar alt�nda olu�tu ve geli�ti. Peki kent mimarl���n neresinde? Mimar tasar�m yaparken kenti, kentte olan biteni, kentle�meyi alg�lamadan sadece kendi parseli içinde hareket ederse çevresiyle diyalog olu�turmayan ve duyars�z binalar ortaya ç�kar. Dolay�s�yla mimar kenti sosyal ve fiziksel çevresiyle ele almal�. Di�er bir konu kentleri alg�lanabilir k�lmak, kentin haf�zada kalabilmesini istemek, hem belediyenin ba��ndakilerin hem de akademisyenlerin iste�i olmu�tur. Bunu da en iyi dile getiren Kevin Lynch olmu�tur. Kendisinin mimarl�k ve planlama alanlar�nda hepimizin ö�rencilerimize önerdi�i bir kitab� vard�r. Kitab�nda kentin alg�lanabilir ve ak�lda kalabilmesi için maddelerden bahseder. �öyle ki; kentteki yol ve patikalar�n belirgin olmas�, kenarlar�n ve bölgelerin ak�lda kal�r olmas�, kentte baz� an�tlar�n olmas� gerekti�inden bahseder. Bu noktalarla ilgili baz� dü�üncelerin üretilmesi sonucunda kentlerin daha ak�lda kalabilece�ini vurgular. Mimarl�k kentle�menin neresinde sorusuna mimarlar�n, kentlerin ak�lda kal�c�l��� konusunda bir araç oldu�unu belirterek cevap verebilirim.

�hsan Bilgin: Modern dünyada mimarl�kla kent ili�kisi düz bir ili�ki de�ildir. Mimarl��� kitaplar�m�za girmi� �eyler olarak görüyorsak, ba�ka kentin kurulu� disiplinindeki aktörler olarak görüyorsak ba�ka bir sonuç ç�kar. �lk düz anlam�yla bizim kitaplar�m�za girmi� binalar�n bir kentte olmas� kenti daha ya�an�labilir k�lmak bir kenara, o kentteki krizin de i�aretidir. Kendileri bir kriz yaratm�yor, yanl�� anla��lmas�n. 20. yüzy�l�n ba��ndan bu yana hiçbir yerde Berlin’deki kadar “mimara yapt�r�lm�� bina” olmam��t�r. Berlin Duvar�’n�n y�k�lmas�yla bu mimari yap� bozulmas�n diye dünyan�n pek çok yerinden birçok mimar geliyor. 80’lerde bu bölünme ve krizden dolay� geli�en garipliklere kar��n birçok mimar bu kente geliyor. Tek bina da de�il, örne�in Krier’e 4 tane ada veriliyor. Kendisine verilen tam destekle mimar istedi�ini yap�yor. Duvar�n y�k�lmas�yla do�u-bat� birle�imi gündeme geliyor. Mimarl�k aç�s�ndan Berlin en iyi �ehirdir. 20. yüzy�l tarihi buradan rahatl�kla okunabilir. Paris ve Londra’da çok önemli binalar yoktur, ancak Berlin’den daha kentseldir. Mitterrand dönemindeki binalar Paris’in en önemsiz binalar�. Tek ba�lar�na kitaplara geçmi� olabilirler ama Paris’i Paris yapan Haussmann Operasyonu. 1853 ile 1872 krizine kadar ki dönemde yap�lan planlarda her �eyden önce finansman modeli ve buna ba�l� in�aat sektörünün hareketlendirilmesi ve müteaahitlerin hareketiyle bugünkü Paris olu�mu�tur. Londra da çok farkl� mekanizmalarla dünyan�n en önemli �ehirlerinden bir tanesi haline gelmi�tir. Burada da mahalleler halinde müteahhitler in�aatlar yapm��t�r. Kriz an�nda mimara ba�vurmak önemli. Onun d���nda Londra ve Paris gibi kendi halinde ya�ant�s�n� sürdüren kentler olu�uyor ya da François Mitterrand gibi bir �eyler yap�p dünyaya damgan� vurursun ama o �ehri çok da de�i�tirmi� olmazs�n. Mevcutla yeni yap�lan�n hiçbirinin çok da önemli olmamas�... “Tanr� kentleri yeni mimariden korusun,” konusunda bu dü�ünce var. Eskilerin bir yanda varl���n� sürdürmesi, yeni yap�lan�n da sadece markala�mas�. Tüm bunlar Bursa için ne anlama gelir, bunlar üzerinde de konu�abiliriz.

Emre Arolat:
Bursa’n�n an�tsalla�m�� pek çok yap�s� var. Paris’te yap�lan büyük projeler asl�nda çok ki�isel bir çaba gibi. Paris’in böyle bir �eye ihtiyac� yoktu. Paris’te en çok tart���lan yap�lar hep bu büyük projelerle ortaya ç�km�� ve sadece mimarlar taraf�ndan tart���lan yap�lard�r. Kimse Ulusal Kütüphane’nin ve Louvre Piramiti’nin mimar�na i� vermek istemez ama bu mimarlar�n yapt��� yap�lar tüm kitaplarda yer al�r. Mara�’�n böyle an�tsalla�m�� bir i�arete ihtiyac� var. Mara� çok fazla kendi ba��na ve hiçbir yere yak�n de�il. Tüm ya�ad�klar� bir ruh gibi o �ehrin üzerinde hala duruyor. Belki orada yap�lacak mimarl�k çal��malar� sonradan çok aptalca bir �eye dönü�ebilir ama yine de denemek laz�m. Bursa �lhan Tekeli’nin söyledi�i irade konusunda ilginç bir yer. Bursa iradesiz bir yer de�il, “Bursal� kapitalist kimdir?” sorusunun yan�t�; bu ki�iler esasen �stanbulludur. An�tsalla�m�� i�aretlerin mimarl���n� iradi olarak isteyebilecek kesimin akl� Bursa’da de�il. Bu ki�iler Bursa’da para kazan�yorlar dolay�s�yla endüstri yap�lar� için bu söylenebilir. Bursa’da mimar�n alaca�� rolün hafif olabilece�ini ve o hafifli�in a��rl���yla bir mimarl���n olabilece�ini dü�ünüyorum. �lla ki yüksek yap�lar, büyülü binalar de�il de ba�ka müdahaleler gerekli. Mesela Pirinç Han�’n�n tamiri bu kentin mimarl��� için önemli bir soru.

Murat Güvenç: Bursa’n�n �stanbul gibi büyük bir metropolün yak�n�nda olmas� iyi bir �ey de�il. Paris’te anlat�lan kimlik ve kent özellikleri var ama Paris etraf�nda bir �ey ya�att�rm�yor. O yerlerdeki genç nesillerin ya�am projelerini etkileyerek hayallerini çal�yor. Bunun ayn�s� Marmara Bölgesi genelinde ya�an�yor. Türkiye’nin iktisadi co�rafyas�yla ilgili yapt���m ara�t�rmada �unu görüyorum: �stanbul bir sanayi kenti olmaktan h�zla uzakla�arak bir servis kenti olmaya ba�l�yor. Marmara etraf�ndaki tüm kentlerin ise h�zla sanayile�ti�ini görüyoruz. Bu kentlerde kentin fikir üretmesini yaratacak olan sektörü �stanbul çal�yor. Geriye h�zla sanayile�en metropoliten alan kal�yor. Bu sanayile�mede iki çe�it yer seçimi vard�r. �lki bir bölgenin üzerinde seçilen yerdir, di�eri ise o bölgenin içinde yer seçmektir. Bursa’daki �irketlerin büyük bir k�sm�n�n idari merkezleri Bursa’da de�il. Bursa sanayisi, Bursa’ya kirlili�ini b�rak�yor, i�çilere verdi�i ücretin bir çarpan etkisi var fakat kentin kimli�ini olu�turacak servis sektörünü �stanbul çal�yor. Bursa’n�n gururland��� birçok sanayi kurulu�u vergisini de �stanbul’a ödüyor. Bu problem Bursa’n�n özelinde de�il de daha genelinde dü�ünülmelidir. Genelinde kent de�il de kentsel bölge problemi olmaya ba�lam��t�r. Bursa bu kentsel bölgenin parças�d�r. 60’larda Bursa’da faaliyetteki bir mimara gelen projelerin niteli�i ve yap�labilirli�i bak�m�ndan kendisinin hareket ufkunun alan� �imdikinden daha dard�. �imdi Bursa’da çevre yolu üzerinde bir konut ya da merkez yapabilir yani alansal büyüme söz konusu... Yine yeni kanun yerle�meler çevresindeki büyük alan�n sorumlulu�unu büyük kentlere veriyor. Hakk�nda konu�tu�umuz büyük mekanlar�n çap� geni�liyor. Bu çap �unlar� de�i�tirdi: 10 y�l içinde Bursa’y� ba�tan ba�a geçen metro yap�ld�, mekan�n cayd�r�c� etkisi azald�, i� yerleri desantralize oldu. Eskiden al��veri� için Bursa’n�n içine gidilirken �imdi d���na ç�k�l�yor. Bu bir kent için normal bir durum de�il ya da Lynch’in söyledikleriyle ters dü�en bir durum. Bu durumda 20. yüzy�l kent ütopyalar�na acaba mimarlar neler katabilirler diye sormak istiyorum. Ad�na kent denilen yeni bir yerle�im sistemi var ve mimar buna nas�l dahil olabilir? Burada eserin alg�lanabilirli�i de bir sokak ölçe�i olmad���ndan de�i�ti. Kal�c�l�k, esneklik, i�levsellik yeni ba�tan umutla dü�ünülmelidir.

Salondan: Mimarlar Odas� �ube Ba�kan�’y�m. “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” sorusunun bir cevab� yok. Mimarl���n konumundan önce kentle�meyi tarif etmek istiyorum. Ülkemizde kentle�meye dair bir çal��ma olmad���ndan cevab�n� bulmak çok zor. Bursa’ya in�aat anlam�nda yap�lan yat�r�mlar�n en iyisi ve en çok hak edeni bugün de i�levini sürdüren Kozahan’d�r. %80’i kaçak yap�la�madan olu�mu� olan bir kentin iradesizlik içinde bir kaosta oldu�unu söyleyebiliriz. 60’larda bu kentin planlamas�yla ilgili çal��malar vard�. Bursa, yeni stratejik plan� dahil, çok yak�n zamana kadar yasal prosedürünü henüz olu�turamam��t�r. Nüfus ve sanayinin h�zla artt��� bir sirkülasyon içinde planlama ad�na yap�lanlar bu kadar yava� oldu�unda çok ciddi servetler ödenir. Bu planlama süreci gündelik hayat�m�zda olmas� gerekti�i biçimde olmazsa, kentle�menin tarifine uygun olmazsa “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” sorusuna da cevap bulunamaz. Bursa’n�n �stanbul’un gölgesinde bir bölge olmas�n�n ötesinde bir irade belirsizli�i de söz konusu. Kenti belirleyen irade de belirsizdir. Bursa’daki mimari proje yar��malar�n�n ba�ar�s�zl��� konusuna da kat�l�yorum. Mesela Santral Garaj Meydan’� kent meydan� olmak zorunda. Büyük�ehir Belediye Ba�kan�, buraya yar��malardan bir projenin uygulanaca��n� ifade edip buray� bir yar��maya ç�karmay� kabul etti ve bas�na aç�klad�. Buran�n kentsel ölçekte bir meydan olmas� için çaba gösteriyoruz. Gerek mimari proje yar��malar�n�n zemin olarak kullan�lmas� bak�m�ndan, gerekse mimarlar�n yar��malar�n olumlu sonuçlar�ndan faydalanmalar� aç�s�ndan önemli bir yar��ma konusudur bence. Yar��malar�n ayakta durabilmesi ad�na yap�lmas� gerekenlere katk�da bulunulmas� gerekti�ini dü�ünüyorum.

Emre Arolat: Burada yar��malarla de�il de do�rudan Mimarlar Odas�’yla ilgili bir problem var.

Salondan: Ben Hamdi Dosto�lu. Nüfus hareketlerinin �ehirlere olan katk�s�n� ve çeli�kisini vurgulamak istiyorum. Bursa’da son on y�lda kimse kalmam��t�r. Bu insanlar art�k �stanbul’a gitmi�, �ehir sahiplerini kaybetmi�tir. Bursa’da ya�ayanlarda aidiyetlik duygusu yok. Mimar bu duyguyu nas�l ortaya koyar da kent tekrar sahiplenilebilir, bunu dü�ünmek laz�m.

Salondan: Serbest mimar�m. Bursa’y� azalan nüfusla de�erlendirmek yanl��. Bu nedenle Paris’le k�yaslamak yanl��. Bu nüfus art���n� planc�lar, rantç�lar kendi istedikleri gibi kullanm��lar. Dolay�s�yla yerel idareler döneminde pek bir �ey yap�lmad���n� dü�ünüyorum. Bursa’da ne yerel idareler, siyasiler ne de Mimarlar Odas� hiçbir �ey yapamam��lar ve yapmak da istememi�ler çünkü önce ranttan faydalanmay� dü�ünmü�ler. �nsanlar� bu konularda bilgilendirmek yerine, belli bir ranttan faydalanmak için mesleklerini, ruhlar�n� satm��lar. Bursa’da iyi bir �ey yap�lamamas�nda, görünü�te mimarlar sorumluyken daha da derinlere bak�ld���nda, temelde siyasilerin ve yerel idarelerin oldu�u görülür.

�hsan Bilgin: Söylediklerinizle ilgili olarak bir �ey eklemek istiyorum. Goethe Faust’u yazal� 200 y�l oluyor ve biliyorsunuz ki "Faust" cazibe u�runa ruhunu satan bir doktoru konu edinen bir eserdir. Ruh satmak her �eyin sonu olmayabilir, bazen bir �eylerin ba�lang�c� da olabilir. Goethe de ruhu satmay� savunmuyor ama bir cazibenin insan� nas�l teslim alabildi�ini anlat�yor.

Atilla Yücel: �stanbul’un Bursa için hem talihli ve hem de talihsiz bir pozisyonu oldu�una kat�l�yorum. Bursa’da olumsuz olarak bahsedilen �eyler, �stanbul’da o kadar da olumsuz olarak bahsedilmezken bu oray� daha da çekici ve me�ru k�l�yor. Bütün çeli�kiler ve sorunlar �stanbul’u �stanbul yapan boyutta. Bursa’da tarihsel ve topo�rafik, bir tür ya�amsal kimlik var, Bursa art�k Tanp�nar döneminde de�il. Suphi bey haritas� da art�k yok. Bursa’da bütünlük ve homojenlik yok. Tanzimat Dönemi Bursas� da projesini tamamlamam��. Atatürk Caddesi’ndeki arkatlar güzel, burada mimariye hiç bakm�yorum ama bu da tamamlanmam�� bir proje. Bu sorun mimariyle a��lamaz çünkü burada bir irade zay�fl��� var. Bu tamamlanmam�� iradeler h�zl� ya�anm��l�ktan veya bütçe k�s�tl�l���ndan kaynaklanabilir. Bu mimari aç�dan önemli bir boyut. Bursa’da birden çok kültür, kutup ve çekim noktas� var. Bu farkl�l�klar�n kimliklerini ve niteliklerini anlamak gerekir.

Marsilya çok sevdi�im bir kent, eski bir liman� var. Bunun üstünde tepelik alanda eski bir kent var. Önceden güzel bir alanm�� ama �u anda yoksullar�n ya�ad���, çöküntü bir yere dönü�mü�. Kar��da ba�ka bir 19. yüzy�l geli�mesi var. Bal�kç�lar var. Burada Le Corbusier’in blo�u yükseliyor ve bu eski liman�n ard�nda da 20. yüzy�l ba�� geli�mesi var. Mesela Pele karde�lerin in�a etti�i bir spekülasyon örne�i var. Bu kimlikler beraber ya��yor. Bu anlamda farkl�l�klar�n birbirini çi�nemeden ya�ayabilece�ini, Bursa’da da tarihsel dokunun olumlu yönlerde hak etti�i yere gelebilece�ini, bu farkl�l���n da güzel bir biçimde ya�anabilece�ini dü�ünüyorum. Beni, Bursa’daki tamamlanmam�� projeler dü�ündürüyor.

Murat Güvenç: Büyük kent nüfusunun ço�unlu�u az�nl�klardan olu�an bir yer olarak tan�mlan�yor. Yani büyük kentler bir sürü küçük topluluklardan olu�uyor. Göç meselesi büyük kentlerin özelliklerinden biri. Zamanla Bursa’da Bursa do�umlular�n oran� artacak. 2003’te Türkiye demografi ara�t�rmas�na göre ülkenin Bat� Anadolu, �ç Anadolu ve Kuzey Anadolu bölgeleri göçmenler de dahil olmak üzere nüfus kaybetmeye ba�lad�. Do�urganl�k h�zla dü�tü yani nüfus gelir düzeyini ta��yamaz hale geldi. Art�k Türkiye’de büyük bir nüfus art��� olmayacak. Bursa’da son 10 y�lda büyük bir nüfus art��� oldu ama bunu Türkiye’de 65’lerde ya�ananlarla kar��la�t�rmamak laz�m. Kent tarihi üzerine yapt���m ara�t�rmada Ankara’da 1967’de Çankaya �lkokulu’nun Cumhurba�kanl���’na mesafesi 250 metredir. Analiz yap�l�yor ve okuldaki suyun içilemez oldu�u söyleniyor. 67 ko�ullar� böyleydi. Bursa çok h�zl� bir göç ya�ad�. Türkiye’nin 90’l� y�llarda çalkant�l� bir dönem ya�ad���n� da biliyoruz. Buna ra�men 6-7 y�l öncesine göre Bursa’da pek çok �eyin de�i�ti�ini ve o kadar da kötü vaziyette olmad���n� gördüm. Nüfus art���n�n çok olmayaca��n� ve göçün etkisinin çok olmayaca��n� dü�ünüyorum. Göç denen �ey ya�a ba�l�, gençler ve ya�l�lar göç etmiyor, eri�kinler göç ediyor. Göçmenlerin de çocuklar�yla gelmesiyle kent nüfusu art�yor. Ba�ka yerlerde olacak nüfus art��� kent üzerinde say�l�yor. Demek istedi�im çözümsüz ve olumsuz bir durum yok. Bu nedenle ba�ka türlü bir kent hayal etmenin zaman�d�r.

Salondan: Mimar�m. 89’dan bu yana Bursa Büyük�ehir Belediyesi yerel yönetim olarak en fazla mimari proje yapan kurulu�tur. Bursa’da Kültürpark Yar��mas�, Santral Garaj Kent Meydan� Mimari ve Kentsel Planlama Proje Yar��mas�, Zafer Plaza Meydan�’nda Kentsel Tasar�m ve Mimarl�k Yar��mas�, Atatürk Caddesi Kentsel Tasar�m Yar��mas� ve adliye binas�na dair bir yar��ma yap�lm��t�r. Bunlardan Terminal ve Zafer Plaza yar��mas� sonuçlar� uygulanm��t�r. Bu uygulama s�ras�nda �u problemler ya�anm��t�r: Bursa’y� özümsememi� olanlar�n farkl� nedenlerle eylemleri oluyor. Bursa’y� benimseyenlerin bir �ekilde katk�s� olmal� çünkü bu uygulama yerleri halk�n kullanaca�� yerler ve yerel yönetim kendisi için yapm�yor bunu. Ki�i Bursal� hissetmeli ki katk�s�n� esirgemesin. Problemlerden bir tanesi bu. Örne�in Kültürpark yar��mas�n�n uygulanamamas�n�n nedeni Bursa’y� özümsememektir. Zafer Plaza Meydan� Proje Yar��mas�’ndaki bölgenin bir k�sm� belediyeninken, bir k�sm� da vatanda�a ait. Belediye bu yar��ma sonucunda uygulama projelerini elde etmi� oldu fakat uygulama a�amas�nda al��veri� �ekli de�i�ti ve geleneklerden uzakla��ld�. Belediye bu çal��malar s�ras�nda kentin di�er finansman dinamiklerini davet etmesine ra�men uygulamay� alan Bursa d���ndan bir firma oldu. Böylece kente hizmet etmeye çal���rken ba�ka bir kayg� da olu�tu. Bu nedenle bütün dinamiklerin kenti özümsemesi gerekiyor.

Salondan: Ö�renciyim. Bursa’da kentin alg�lanmas� mümkün de�il. �ehrin içinden geçerken, kente dair inan�lmaz kayg�lara kap�l�yorum. Mesela stadyumun kar��s�nda özel bir �irketin yapt�rd��� bir gökdelen var, bu gökdelen acaba belediyenin mi yoksa mimari tasar�mc�n�n m� sorumsuzlu�u? Acaba ileride ben de �ehre hiç uymayacak ama istedi�im gibi bir proje mi yapaca��m yoksa belediyenin çizdi�i s�n�rlar dahilinde kötü bir yap� m� yapaca��m. Bunu tam olarak çözebilmi� de�ilim. Bu noktada mimar�n kente koyaca�� tav�r önemli.

Salondan:
San�r�m Terminal binas� ve Zafer Plaza’n�n arkas�nda ekonomik bir güç var ve ben be�eniyorum. Bursa’da yolda yürürken bir tane bile çürük, sakat ya da bas�k yap� gördünüz mü? Ama Atatürk Caddesi’nde kald�r�mlar rezalet, Osmangazi Belediyesi’nin, Türkiye’nin en güçlü belediyelerinden birinin, kontrolünde bu kadar özensiz kald�r�m yap�labilir mi?

�hsan Bilgin: Kald�r�m meselesi üzerine ayr�ca panel düzenlenmesi gereken bir konu. Bir önceki ku�a��n kli�esidir; medeniyet �ehrin kald�r�mlar�ndan anla��l�r. 30cm olunca medeni olmuyor da, 12cm medeniyet s�n�r� oluyor. Bu sefer de o kald�r�ma araba park ediyor ya da üzerine mantarlar konuyor. Yani bu ayr�ca ele al�nmas� gereken bir konu.

Salondan: Bursa görsel anlamda hala iyi bir zemin olu�turuyor. Bursa’n�n problemi de, bu elemanlar�n gerçekten amaçl� m� yoksa öylesine mi yap�ld���. Örne�in Zafer Plaza tamamen tüketime yönelik amaçla yap�ld�. Örne�in Adliye’nin yan�ndaki arazi daha ya�an�labilir, daha kente ait bir mekan. Bu nedenle daha elit yap�lar bir kenti daha iyi yapm�yor. Mimariyi kentle birlikte dü�ünmek en do�rusu. “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” sorusunda da “Mimar kendini nerede görmek istiyorsa orada,” cevab�n� uygun buluyorum. Mimar kenti tamamen kendisi olu�turacak kadar sorumluluk duyan ve yarat�c�s� olmak yolunda daha cüretkar davranan bir ki�i iken, kimi zaman da in�aat mühendisinin yapt��� yap�n�n alt�na imza atand�r. Buna dair gidilecek çözüm kurumsalla�madan geçiyor. Yar��malar bu anlamda art�r�l�p düzenli hale getirilebilir. Bunlar mimar�n kendini geli�tirebilmesi aç�s�ndan önemli oldu�u gibi iyi ürünlerin ç�kmas� aç�s�ndan da önemli.

Murat Güvenç: Art�k Amerika’da s�n�r kentle�mesi denen sürecin ba�lad���n� kabullenmek gerekli yani kentlerin içi d���na ç�k�yor, merkez desantralize olmu�. Merkezin kentin d���nda yer ald��� bir yerle�mede uygun ölçekte alg�lanan� dü�ünmek gerekli bana sorarsan�z. 1960’l� y�llarda Kevin Lynch’in “A Theory of Good City Form” ad�nda yeni kent formunu anlatan bir kitab� yay�nland�. Bu kitap di�er ikisini tamaml�yor.

Neslihan Dosto�lu: Kentler ya�ayan ve de�i�en dinamik ö�eler. Bursa’n�n gerek ya�ad�klar� gerekse içinde bulundu�u durum aç�s�ndan “Tanr� bu kenti mimariden korusun,” konusundaki s�n�r� çoktan geçti�ini dü�ünüyorum. Murat Güvenç’e kat�lm�yorum. Amerika’da Murat Güvenç’in bahsetti�i içi d���na ç�km�� kent var ama Amerika’da ba�ka �eyler de oluyor. 80’lerden sonra çal��an, e�itimli, çocuksuz insanlar�n, bütün o tarihi doku içinde bütün binalar� restore edip kentlere yeniden hayat getirdiklerini de biliyoruz. Geçmi�te, 20. yüzy�l�n ba��nda, çevre ülkelerin kent merkezleri daha alt gelir gruplar�na b�rak�lm��ken, çevre banliyölerinin geli�ti�ini görüyorduk. 80’li y�llardan sonra orada bir geri dönü� var. Türkiye’de de kentin merkezi üst gelir gruplar�na, çevresi ise gecekondulara ait derken daha sonra Bursa’da da oldu�u gibi banliyöle�erek üst gelir gruplar�n�n kent d���nda korunmu� bölgelere ta��nd�klar�n� da biliyoruz. Öte yandan Türkiye’de de terk edilmi� bölgeler var. Mesela Beyo�lu, Pera olmadan önceki dönemde bu terk edilmi�li�i ya�ad�. Buras� insanlar�n gitmeye korktu�u bir yerken, �stiklal Caddesi bugün Cumartesi-Pazar, gece-gündüz, sabaha kadar insanlar�n her türlü aktivitesini ya�att��� bir yerdir. Bir kentin alg� noktalar�n�n kenarlar�n�n Rossi’nin “Architecture Of City” kitab�nda da bahsetti�i gibi önemli oldu�unu dü�ünüyorum. Kentin ya�amas� için bu tür araçlara ihtiyac�m�z var.

Salondan: Olumsuzluklar� konusunda 3 tespitim var. �lk olarak rant konusu çok önemli. Sonras�nda “Ben yapt�m oldu,” konusu ve de Paris konusu. Rant için örnek vermek gerekirse; termal suyunun bulundu�u yerde Kükürtlü Hamam�’n�n biti�i�inde, belediyenin tapusu kendisine ait olan 195 metrelik yeri var. Termal su s�n�r� oldu�u halde, buraya bir adam en az 5 katl� apartman yapmaya çal���yor. Ba�ka bir örnek; Balabanc�k Kalesi ki buras� Osman Gazi’nin belki de ta�� ta� üstüne koydu�u ilk yer olabilir, koruma alan� olmas�na ra�men burada Çobanbey Yap� Kooperatifi ad� alt�nda o zaman�n belediye ba�kan�n�n da üye oldu�u 200 dairelik bir in�aat yap�lmaya çal���l�yor. Kale içinde, eskiden cami, türbe, mescit ve mezarlar�n bulundu�u, koruma alan� olmas� gereken bu yerde in�aat yap�l�yor. Oysa dan��tay�n, idare mahkemesinin ihtar karar� var, yani yasakl� alanlarda in�aatlar yap�lyor. Rant, taviz ve “Ben yapt�m oldu”nun olmamas� laz�m.

Salondan: Sanayi devrimi, toplumlar� de�i�tiren önemli bir olgu. Bununla beraber yeni bir ya�am �ekli ve üretim ili�kileri ve kentsel dönü�ümler ya�and�. Bursa da malesef bu sürecin içinde. Tarihe de bakt���n�zda içinde ya�ad���m�z dönem sanayi devrimini ya�ad���m�z dönem. Kentlerdeki geleneksel ya�am parçalan�yor. Kentte cahil kesimden olu�an yeni bir kesim topluma damgas�n� vuruyor. Benim çocuklu�umda çevresine a�açlar dikilen yap�la�ma alanlar� vard�. Günümüzde böyle de�il. Haz�r beton dökülüp kaçak olarak yap�la�an yap�lar var. �çinde rahat ya�amak amaçl� konutlar de�il, rant amaçl� konutlar bunlar. Eskiden a�aç dikilirken bugün cami yap�l�yor ve bunun çevresinde yap�la�malar oluyor. Gelen yönetimler de, oy toplamak için, rant pe�inde olduklar� için bunlara ses ç�kartam�yor. Fakat kentlile�en halk, Bursal�y�m diyen ve Bursa’da bir ya�am kalitesi isteyen halk yönetime el koyacakt�r. �u an bunun sanc�lar� ya�an�yor. Böylece kenti kentli �ekillendirecektir. Alt�n�ehir ve Bademli’de kaçak yap�la�ma var. Burada 2-3 katl� yap�lar var. Bunlar� yapanlar kentte belli bir gelir seviyesine ula�an insanlard�r. Burada mimara dü�en görevde iki tür tan�m ortaya ç�k�yor. �lki kente d��ar�dan gelip yöresel ba�lant�lar dolay�s�yla kent içinde i� yapan mimarla, di�eri ise kurallara uyan mimarlar. Ya�ad���m�z süreç bizim kentsel dönü�üme geçti�imiz bir süreç. Bursa’n�n kendi de�erlerini olu�turdu�u bir süreç. Paris ve Londra gibi ve ileride �stanbul da böyle olacakt�r bu süreçte. Ama kentin göç almas� ve de�erlerinin de�i�mesi, gelir düzeyini dü�mesi sonucunda birçok olumsuzluk da kentte yer alabilir. Bu mimarl��a da yans�r. Mesela Alt�parmak’a gelirsek, burada 2-3 katl� binalar y�k�ld� yerine otopark f�rsat� da verilmeden 7-8 katl� apartmanlar yap�ld�. Bunu yapan da mimard�r ve ona olanak sa�layan da belediyelerimizdir. Mesela ö�rendim ki, mimarlar�n, �ehir bölge planlamac�lar�n�n birço�u kaçak yap�la�ma olan bölgelere imar plan� haz�rl�yorlar ama bunlar�n ço�u uygulanm�yor. �lginç bir örnek daha; Ba�bakan�m�z�n Bursa’da da temelini att��� 11 okulluk bir proje var ama projesi daha Mimarlar Odas�’na gelmemi�. Geli�mekte olan toplumlarda mimarl��� mimarl�k olarak yapmak isterseniz, sorumluluk çok a��r ve gerçekten zor i�.

Atilla Yücel: Mimari derken binalardan söz ettik ama mekandan fazla söz etmedik. Bursa özelinde, Tanzimat Dönemi’ndeki müdahalelerden itibaren, yani modern dönem yap�lar�ndan, bana ilginç gelen 2 yap� var. “�lginc”i pozitif anlamda kullan�yorum. Bu binalar� çok be�endi�im anlam�na da gelmiyor ama bu binalarda pozitif bir yan var. �lki Ahmet Mithat Pa�a dönemi yap�s� olan eski belediye binas�, �evki Vanl� ve Ersen Gömleksizo�lu’nun Merkez Bankas� binas�. Birbirinden farkl� 2 örnek. Bir tanesi kendi çizdi�i yol geni�letme, aks çerçevesinde, çevresindeki hanlar ve camilerle ölçek ve geometri ili�kileri içinde ve kimlik farkl�l�klar� içinde. Yeni kurumun, belediyenin yap�s�n� olu�turma iradesi içinde son derece ilginç bir yap�. Bugün bu eve benzeyen yap�y� çok normal kar��l�yoruz. Onun ötesinde okunmas� mümkün ve gerekli oldu�unu dü�ünüyorum. Di�eriyse çok anonim, yolun e�risine uyan modern eti�ini koruyan zemin kat� ve normal katlar� uyum içinde, tam kent mimarl���n� ön plana ç�karan bir yap�. Bunlar�n üzerinde konu�mak mimari boyut aç�s�ndan ilginç olabilir diye dü�ünüyorum.

Emre Arolat: �u ana kadar tamamlanamam��sa, projeler bundan sonra da tamamlanamayacakm�� gibi görünüyor. Bursa metropoldür denebilir. Bursa’n�n özel konumunda mimar olarak yapmam�z gereken �ey itinal� davranmam�z gerekti�idir. Belediyelerin koydu�u kurallarla nas�l mimarl�k yap�l�r, bu sorulmu�tu. Yurt d���nda belediyelerin kural koymad��� dü�ünülmesin, hatta bizde bu kurallar en esnetilmi� haliyle var. Dolay�s�yla belediyenin kurallar� göz ard� edilemez. Mesela Merkez Bankas� yap�s� bu kurallarla yap�lm��, Bursa’da en ba�ar�l� buldu�um en iyi yap�d�r. Mimarl�k bu kurallarla itinayla yap�labilir.

�hsan Bilgin: Hem konu�mac�lar�m�za, hem de kat�l�mc�lara, ayr�ca Kale Grubu’na ve Arkitera’ya çok te�ekkür ederiz.

 

Proje Sponsoru Proje Organizasyonu Copyright© 2006 - Arkitera Mimarlık Merkezi