Mimarlık Kentleşmenin Neresinde?
Antalya
De�ifre
Yazdırılabilir Sayfa

�hsan Bilgin: Platform toplant�s�na ho�geldiniz. Eskiden Anadolu co�rafyas�nda bu kadar h�zl� artmayan, görece daha stabil giden bir nüfus yap�s� varken, son elli y�l içinde müthi� bir art�� görülüyor. Bizim mesle�imiz bu art���n nedenini sorgulamak de�il. Do�urganl���n artmas�, insanlar�n ya�amdan beklentilerinin artmas� ya da daha iyi beslenmeleri gibi sebeplerden dolay� nüfus artm�� olabilir. Sonuç olarak bir gerçek var ki o da nüfusun ikiye katlanmas�. �kinci de�i�im ise belli kent merkezlerinde bu nüfusun a��r� yo�unla�mas�. Her kesimde de�il de ba�ta �stanbul olmak üzere belli noktalarda nüfus a��r� biçimde artm�� oluyor.

Nüfusun bu kadar artmas�n�n ve belli yerlerde toplanmas�n�n bizim mesle�imiz aç�s�ndan yeni bina yap�m�n�n artmas� gibi çok basit bir sonucu var. Bu kadar çok nüfus art��� oluyorsa, iyi ya da kötü, ahlakl� veya ahlaks�z olabilir ama birçok yeni bina yap�lmak zorundad�r. Son elli y�lda bu yap�m süreci içerisinde 12 milyon güzel-çirkin, yasal-illegal yeni konut üretiliyor. Dünyada bu kadar çok yeni bina yap�l�rken mimarl�k mesle�i bunun neresinde, bu sürecin içerisinde ne kadar yer al�yor diye soruyoruz. Bu soruyu bir önyarg�yla, bir rezaleti ortaya ç�karmak amaçl� sormuyoruz. Basit ve so�ukkanl� bir soru bu: Mimarl�k disiplini bu geli�menin neresinde kal�yor? Bu soruyu sorarken 1950’den sonras�n� çe�itli konulara ay�r�yoruz. Sorunun gizli bir gündemi de var asl�nda. Avrupa Birli�i’ne girip girememiz, Türkiye ekonomisinin geli�ip geli�emedi�i ya da enflasyonun dü�üp dü�medi�i gibi konulara odaklanm�� bir sürü geli�me var. Peki �u anda ya�anan süreç yeni bir e�ik midir? �ki soru var dolay�s�yla; birincisi, bu 50 y�ll�k süreçte bu kadar çok mimari yap�n�n yap�lmas� esnas�nda mimarl�k nerede duruyordu? �kincisi soru ise bu konuda bir ba�kal�k, bir de�i�me olabilecek mi? Genel bir biçimde söylemek gerekirse bizim toplant�lar�m�z�n amac� budur ve biz de bu konuda spesifik olmaya çal���yoruz. Türkiye çap�nda de�il de daha çok o kentlere özgü konu�uyoruz. Mesela çok özel ve kendine özgü olarak Diyarbak�r’� konu�tuk. Bugün burada da Antalya’y� konu�maya çal��aca��z.

Çok h�zl� bir biçimde birkaç gözlemimi belirtmek istiyorum. Asl�nda Antalya 1950 sonras� kentle�meden pay�n� hemen alamam��. �stanbul, �zmir ve Bursa gibi sanayi merkezlerinin büyüdü�ü gibi büyümemi�. Yakla��k olarak 80’lerin ba��na kadar yava� bir büyüme trendi var Antalya’da. Türkiye’deki di�er sanayi merkezleriyle k�yasland���nda Antalya’n�n büyük bir de�i�ime u�ramam�� oldu�u görünüyor. Anlad���m kadar�yla Antalya’daki e�ik 1980’lerin ba��. Yani Türkiye’de yeni bir yönetimin olmas�, yeni bir ekonomik politikan�n uygulanmas�, Antalya’y� ilgilendiren, Turizme Te�vik Yasas�’n�n uygulanmas� e�i�in ba�lang�c�d�r. Özellikle Akdeniz ve Ege sahillerinde bir sürü otel yap�l�p, bu sektöre bu kadar çok yat�r�m yap�lmas�yla Antalya bundan nasibini almaya ba�l�yor ve dolayl� olarak �öyle etkileniyor: 1980’lerin ba��nda 200 bin civar�nda seyreden nüfus bugün 750-800 bine ç�k�yor. Turistler hariç olmak üzere 20 sene içinde 5 kat�na ç�km�� olan bir nüfustan bahsediyoruz. Dolay�s�yla bu 20 y�lda Antalya büyük bir yap�la�maya maruz kalm��. Bu do�ruysa Antalya için iki tane sorumuz olacak; son 20 y�l içinde nüfusu 5 kat�na ç�kan bu �ehirde yeni yap� ihtiyac� nas�l kar��land�? �kincisiyse bu yap� ihtiyac� kar��lan�rken mimarl�k tekni�imizi birçok trendleriyle ve ekolleriyle, birbiriyle çat��an fikirleriyle bir havuzun içine koyarsak, hepsi bunlar�n neresinde duruyor?

Antalya Mimarlar Odas�’ndan ald���m bu resimde de görüldü�ü gibi Antalya’n�n di�er kentlerle payla�t��� bir durum var. Burada pek iyi görünmeyen bir apartman var ve gerçek �u; bu apartmanlar 4-5, 8-10,10-15 katl� ve çocuk, ergin ve ya�l� diye nitelendirilebilecek olmak üzere a�a�� yukar� birkaç kategorideler. Nüfus art���na ba�l� olarak yeni yap� yap�laca�� zaman gidilip bu apartmanlar yap�l�yor. Bu refleksi anlamam�z laz�m. Bunun rezaletini ve betonla�mas�n� bir yana b�rak�p, Türkiye’de bir yap�ya ihtiyaç duyuldu�unda neden hep bu yap� yap�l�yor sorusunu dü�ünmemiz laz�m. Bunlar yap�l�yor ve ayn� resim Diyarbak�r’da da olabilirdi. Adana’ya birkaç ay sonra gitti�imizde oraya koyaca��m�z resim bundan farkl� olmayacak. Farkl� olmayacak derken betonla�madan de�il de bu bina türünden bahsediyorum. Bu hep ve her yere yap�l�yor. Bu apartman tipinin mimarl�kla bir ili�kisi olabilir mi, mimarlar bu realite kar��s�nda ne yapmal�? Bu apartman format�yla bizler ak�l olarak nas�l birle�ece�iz? Temel soru budur.

Burada Antalyal� arkada�larla tespit etti�im, Antalya’ya özgü bir durum var. Bu duruma mimarl���n s�zmas�na izin vermedi�i için özellikle burada de�inmek istiyorum. Belediye bir yerde, belli katlarda ve metrekarede bina yapmak için bir imar plan� yapar. �stanbul ba�ta olmak üzere bu durum ihlal ediliyor fakat Antalya’n�n spesifik durumu �u; Antalya Belediyesi’nin subasman seviyesini 50cm’den 2,5 metreye ç�karmas�. Subasman binay� su basmas�n diye 50cm olarak yap�l�r. Bundan 200 sene sonra ar�ivlerden subasman�n 2,5 metre oldu�u ö�renildi�inde Antalya’y� sürekli su bast��� dü�ünülecektir. Antalya’da medcezir oluyor ve Antalya’y� muazzam bir sel bas�yordur. Asl�nda tarihçi biraz daha ara�t�rma yapsa belediyenin bir kat daha fazla ç�kma izni için bu düzenlemeyi yapt���n� anlar. �u da çok ilginç; kapal� ç�kmalar emsalden say�lm�yormu�. Projede perdeler yap�l�yormu� ve bu perdelerin d���ndaki alan emsale girmedi�inden ona göre proje yapma tekni�i geli�iyor. Oysa belediye imar durumunu 1’den 1,2’ye ç�kard�m diyebilir; t�pk� subasman diyece�i yerde 1 kat ç�kma izni verdim diyebilece�i gibi, kapal� ç�kmalar� saym�yorum diyece�ine 1 yerine 1,2 emsal veriyorum da diyebilir. Neden belediyenin bunu yapmad��� sorusu sorulabilir. Sonunda �öyle bir formüle gelinmi�; emsal 1 olmas� gerekirken, 1,7 ile çarp�ld���nda gerçek bulunuyor. Mimarl�k mesle�i aç�s�ndan �u bak�mdan kötüdur bu durum; belediye 1,7 emsal verdi�ini söylese o zaman da mimar bu emsale göre projesini yapar. Öbür türlüsünde mimar�n alan� çok daral�yor ve di�er �ehirlerdeki sorunlara Antalya’da bir de bunlar eklenerek sorunlar ço�al�yor. Bu durumda mimar kolonu öyle bir yere koyar ki, d��ar�s�na 10cm daha fazla ç�kacak bir proje yapabilir. Bunun daha iyi kurgulu bir bina yapmakla ilgisi yok.

Bütün bunlardan dolay� bizim mesle�imiz Antalya’da di�er �ehirlerdekinden daha farkl� bir biçimde d��lan�yor, zaten bu apartman mant���na s�zamazken, belediye mimarlar�n önüne bir kere daha engel koymu� oluyor. Acaba belediye mimarl�k bu i�in içine giremesin diye kasten mi u�ra��yor? Antalya Belediyesi’nin apartman modeli konusunda ba�ka bir plan� m� yok ve Antalya halk� buradan ba�ka bir yerde ya�ayam�yor mu?

Burada sözü arkada�lar�ma verece�im. Çok k�saca tan�tay�m: Emre Arolat, mimar, �stanbul’da, Türkiye ölçe�inde oldukça fazla i� yapan bir mimarl�k bürosu yönetiyor, ayn� zamanda düzenli olarak e�itime katk�da bulunuyor. Osman Ayd�n, Antalya Mimarlar Odas� Ba�kan�, kamu hizmetinde oldukça uzun süre çal��m�� bir isim, belki de sorular�m�z�n arkas�nda yatan gerçekleri en iyi bilen, bizi ayd�nlatabilecek ki�ilerden biri. Mert Eyiler, �stanbul’da çal��an bir genç mimar arkada��m�z, Antalyal�, uzun süre Antalya’da ya�am�� ve Antalya’yla ilgisini sürdürmü�, Antalya’da hala projeler yapmaya devam ediyor. �smail �ahino�lu, esasen makina mühendisi, mimar de�il ama müteahhitlik ve mühendislik projelerinde epeyce çal��m�� ve Antalya’n�n imar�nda ve bu bahsetti�imiz kentle�mesi içinde epeyce rol alm��, dolay�s�yla bunlar�n arkas�ndaki gizli bilgiye sahip insanlardan biri oldu�unu dü�ünüyorum.

�unu da eklemek istiyorum; burada amac�m�z çözüm üretmek de�il, bu konuyu anlamaya çal��mak olacak. Bu duruma iki saatlik bir konu�mayla çözüm bulamayaca��m�z aç�k. Acaba mimarlar biraz daha etkili olabilirler mi? Burada bu konuyu alg�lamaya çal���yoruz. Bütün amac�m�z bu. Buyrun Osman bey.

Osman Ayd�n: Mimarlar Odas�’n�n haz�rlad��� bir çal��mayla konu�mama ba�lamak istiyorum. Kent; mimarl�k, mimar-i�veren, bir mimari ürün yani yap�, mimar taraf�ndan yap�lan mimarl�k eylemi, i�verenin katk� ve sorumlulu�uyla gerçekle�ir. ��veren ve mimar aras�ndaki kent sipari�i arazi parças�d�r. Bu arazi parças�n�n bir imar durumu vard�r. Yani imar plan� üzerinde mimar projesini yapmak zorundad�r. �mara ayk�r� bir proje gerçekle�tirilemez çünkü bu yasal olmaz, imar suçu i�lenmi� olunur. Günümüzde “mimar”� “imar kriterlerinde mesle�ini yapan ki�i” olarak k�saca tan�mlayabiliriz. Mimar, proje yap�lan yere ki�ilik ve anlam kazand�r�r. Bazen de s�radanla��r ve zamanla eriyip yok olur. Bunlar da günümüz gerçekleri için do�ru tespitlerdir. Günümüzde imar planlar� mimarlar�n bilgisi d���nda kent planc�lar� taraf�ndan oy arac� olarak olu�turulmaktad�r. Bu gerçekleri görmeden çözüm üretmek olanakl� de�ildir. Günümüz kentlerinin açmazlar� ve mutsuz kentlerin say�s�n�n her geçen gün artmas� ve “Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?” sorusuna verilen cevaplar ülkemizin bu konuda ne kadar vahim durumda oldu�unu gösterir. Sorun ülkemizdeki kentle�me politikalar�n�n yeniden irdelenerek çözüm üretilmesinden geçmektedir. Ve mimar�n öncelikle mimarl�k e�iliminin önden 5 metre yanlar�ndan 3 metre arkadan 12 metre çekilerek yap�lacak olan yap�lara ait tek parça ölçe�inden ve 20cm’lik motiflerden, sanat ve estetik beklentilerinden kurtar�lmas� gerekmektedir. Bunlar yap�lmadan bu ülkede mimarl�k yapmak çok zordur. Ülkedeki sorunlar� Antalya’dan ay�rmak mümkün de�ildir. Belediye hiçbir �eyi mimarlar�n özgürlüklerini k�s�tlamak için yapmam��t�r. Belediye, imar planlar�n� yanda�lar�n�n toprak rant�ndan maksimum fayda sa�lamas� amac�yla olu�turmu�tur, çok do�ru planlar da yap�lm��t�r ama bu planlara planc�lar sahip ç�kmam��t�r. Yani subasman seviyesi ve ç�kmalar�n bu biçimde olmas� topraktan rant elde edebilmek amac�yla ç�km�� bir sorundur. Bu nedenle de birçok planda de�i�iklik yap�lm��t�r. Antalya’da turizm sektörü için ayr�lan alanlar turizm sekteye u�rad���nda konut alan�na, sonra turizm geli�meye ba�lad���ndaysa birer kat artarak turizm alan�na dönü�mü�tür. Bu süreç içinde belli oranda mimarlar�n da suçu vard�r. Mimarlar Odas� bu konuda baz� mücadeleler vermi�tir. 4 katl� yap�lara belediye hiçbir imar plan� olmadan yap�m izni vermi�tir ki buna Mimarlar Odas� kar�� ç�km��t�r. Antalya i�te böyle kentle�mi�tir. Antalya’ya özgü sorunu, ç�kmalar ve subasmanla anlatmak do�ru de�ildir. Ama tabii ki Türkiye’nin hiçbir yerinde olmayan �eyler Antalya’da ya�anm��t�r. Subasman meselesi olmasayd� da Antalya çok iyi bir yerde olmayacakt�.

�hsan Bilgin: Belediye yanda�lar�na neden bir kat daha ç�kma izni vermiyor da su basman� 2,5 metre yap�yor? Bu sorunun cevab�n� merak ediyorum. Burada rant sa�lamaya çal���l�rken fark�nda olarak veya olmayarak mimar�n alan� daralt�lmaya çal���l�yor ve bu ba�ka �ehirlerde ba�ka biçimlerde boy gösteriyor.

�smail �ahino�lu: �ehir mimarlar�yla bina yapan mimarlar ayr� tasar�mc�lard�r. Türkiye’de her�eyi yapabilece�ini zanneden insanlar var. �ehir planlamac�lar�n�n aras�nda 10 y�l sonras�n� göremeyen insanlar bile var. Butik otel tipi anlay���yla yap�lan binalarda say� azald�kça de�er artacak, matematik totalde azalana gidildikçe k�ymet artacakt�r. Yani butik otelci 5 y�ld�zl� otellere göre daha fazla kazan�yor. Müteahhit kavram�nda da ayn� �eyle kar��la��r�z: Az üretip çok satmak kavram� burada da geçerlidir. Ve böylece avam bir �ehir yerine elit bir �ehir olma yolunda ilerlenebilir. Burada �ehir planlamac� arkada��m Osman Ayd�n, her türlü zorlu�a gö�üs germi�tir ancak Mimarlar Odas� ba�kanl���ndayken sivil toplum örgütlerinden hiçbir destek almam��t�r. Ke�ke meclisten birileri de burada yer alsayd�. Meclislere girebilmek için Antalya’da o partilere epey büyük ba���lar yap�l�yor yani meclis üyeli�i bir �ekilde sat�n al�n�yor. Bunun amac� memlekete hizmet mi yoksa mecliste istedi�imi nas�l kabul ettirebilirim mi? ��te göremedi�imiz veya görmek istemedi�imiz bu noktadan ba�lamak gerekiyor. Sonra belediyelerdeki imar komisyonlar�na meclis üyesi olarak giren mimar arkada�lar�m�z oluyor. Gi�e has�lat� bir anda sinema gi�esindekinden fazla ç�k�yor. O güne kadar vatanda� 10 proje yap�yorsa ortalama, bir anda bu arkada�lar kapal� gi�e oynuyorlar. Ve verilen projelerden basmakal�p ak�l almaz projeler üretilmi�tir. Özenilip emek sarfedilen projeler soka�a at�lm��t�r, s�rf siyasetin gölgesinde kald�klar� için o mimar arkada�lar�n haklar� yenilmi�tir. Böylece siyasetteki ç�kar dü�üncesi mimarl�k sanat�n� ikinci plana ç�karm��t�r. Ne yaz�k ki belediyeler ve ticaret odalar� kendi üyelerine avanta seyahatler düzenlerler. Orada da kimse ya�ad���m�z �ehir, �ehir gibi olsun dü�üncesine sahip olmaz.

Bu durumda çözüm ne olacak? Burada çözüm konu�muyoruz ama gerçekleri de görmemiz gerekti�ine inan�yorum. Seçimler öncesinde, s�ras�nda ve sonras�nda halk maddi ve manevi hesap sorabilmeli. Sorulamazsa hiçbir sorunun önüne geçilemez dolay�s�yla karma��k, ya�amas� güç, hava almayan, ya�anamayan Antalya yarat�r�z. Bu beton y���n� içinde insanlar nas�l ya�ad�klar�n� anlayabilmi� de�iller. Bu ba�lamda mimar arkada�larda anlamad���m bir �ey var. Ben ye�ili ve do�al ortamlar� severim, Antalya’da ye�il alanlara, ormanlara gitti�inizde orada yap�lm�� binalar görürsünüz. Baz� müteahhit ya da mimar arkada�lar o yöreye uygun binalar üretiyorlar ama do�aya uymayan binalar da görüyorum. Mimarlar tabii bölgelerde bina yaparken oraya uyum sa�layan binalar in�a etmeyi dü�ünmezler mi? �u andan itibaren yap�lacak olan projelerde bu güzellikleri ya�amak istiyorum.

�hsan Bilgin: Gelmek istedi�imiz nokta da bu konuda mimarlar�n yapmas� gerekenler. �imdi sözü Mert Eyiler’e veriyorum

Mert Eyiler: Kentteki konut ihtiyac�n�n kar��lanmas� için üretimin iyi ya da kötü yap�lmas� üzerinden konu�mak gerekirse; kentte parçalar kötü bir biçimde bir araya getirilmi�lerdir. Kald�r�m biti�leri ve tabelalar gibi. Konyaalt� Caddesi’ndeki meslek lisesi dönemin en iyi yap�lar�ndand�r ve dikkatle bak�l�rsa kentin olu�maya buralardan ba�lad���n� görebiliriz. Göç konusuna de�inirsek; bir anlamda ihtiyaç vard� bir anlamda da ticaret amac� ta��yordu denebilir. Antalya’da konut ciddi bir kazanç kayna�� olmaya ba�lad�. Böylece her biri farkl� dillerde konu�an parçalar türemeye ve kentin her yan�n� sarmaya ba�lad�. Sokaklar de�i�ti ve bo�luklar kayboldu. Standart bir yap� biçimi olmad���ndan da gerçek yap� bütünü kayboldu. Dolay�s�yla �u anda iskan� olmayan yerleri bo�altma ve buralarda y�k�m karar� al�n�yor. Kalekap�s� Antalya’n�n meydan� ve böyle bir meydana sahip bir kenti dü�ünmek bile istemiyorum. Burada ticaret da��lm��, yaya hareketi durmu�, sonradan eklenmi� parça parça, komik binalar var. Antalya 2200 y�ll�k bir kenttir ve o dönemlerden bu dönemlere nelerin kald���n� merak ediyorum. Aspendos Tiyatrosu’na veya Perge kentine bakt���m�zda mimari anlamda i�aretler görüyorum. Oysa ki Antalya’n�n genel silüetine bak�ld���nda mimari aç�dan konu�ulup de�erlendirilebilecek bir �ey göremiyorum ve yak�nda bu nedenle konu�acak bir �ey de kalmayacak. Bunun önüne geçebilmek için genel yönetim ve idareyle çok çal��mal�y�z.

Emre Arolat: Buradaki apartman tipleri kentin genel hizas�n�, mimarl�k formasyonunu belirliyor. Kentlerin imar tipi de bu apartman tiplerine göre �ekilleniyor. Hükümet Kona��, oradaki bir park�n s�n�r yap�s�d�r veya bir otel ço�u zaman kentin genel karakteristi�i içinde çok önemli bir yer tutmaz. Bu nedenle apartmanlar çok önemli. Bu sorun sadece Antalya’n�n de�il tüm kentlerin sorunudur. Belediyeler rant sa�lamak için yanda�lar�na ve oy verenlerine verdikleri sözleri tutmak için kentteki yap�la�man�n yo�unlu�unu art�r�yorlar. Buradaki kararlara ba�l� mimarl�k belli ki iyi i�lemiyor. �mar müdürleri genelde mimar olabiliyor, belediye encümenleri ve meclis üyeleri ile ba�ka dü�ünceler üzerine çat��arak mimarl�kla ilgili dü�ünceleri ortaya koyuyorlar. Mesela New York’ta da imar durumlar� çok kar���k.

Tek yap� ölçe�indeki mimarl�kla ilgilenecek olursam; belli bir büyüklü�ü geçtikten sonra ve egemen karar vericilerin verdikleri kararlar üzerinde uygulama yap�lacak oldu�unda elinizde bir tane koz kal�r ve bunu iyi uygulamak gerekir. Bu noktada da mimarl�k bunun neresinde diye bakt���m�zda as�l ac� durum olarak �unu görüyorum. Burada mimarl�k, mimarlardan artan bir �ey, bir art�k. Örne�in bir apartman yükseldikçe çirkinle�ecek diye bir kural yok ortada. Bu resimde görüldü�ü üzere buran�n Paris’ten pek bir fark� yok asl�nda. Tek fark olarak parklar� gösterebiliriz, o da �ehircilik bilinci ve imar kararlar�n� verenlerin mimari kararlar verebilmesinden kaynaklan�r. Ama as�l fark bence art�k bunlar�n yap�lmas�n�n zorunlulu�unun ortaya ç�kt��� noktad�r çünkü bu noktadan sonra mimarl��� aramaya ba�l�yorsunuz. Herhangi bir mimarlar odas�n�n, mimarl�k derne�inin veya olu�umunun bir araya geldi�inde imar durumu ve betonla�ma d���nda bir konudan bahsetti�ini duymad�m. Örne�in balkon küpe�telerinin, demirlerinin �ekillerinin neden öyle oldu�unu hiçbir mimar birbirine sormuyor veya Antalya iklimiyle alakas�z cepheler ve gariplikler bu toplant�larda çok s�k konu�ulmuyor. Odalar�n da yapabildi�i bu ve belki kendilerine biçilmi� rolde ancak bunu yapabiliyorlard�r.

Bu durumda “Mimarl�k kentle�menin neresinde?” sorusuna “Neredeyse hiçbir yerinde” cevab�n� verebilirim. Okullarda da tek yap� ölçe�inde bir �eyleri de�i�tirebilme inanc� yok ve �ehirlerin zaten geri dönülemez derecede kötü bir durumda oldu�u dü�üncesi var. Önce ö�renci bunu de�i�tirme bilincine sahip olmal�d�r. Önce kendisi bir �eyler yapmal�, toplam�nda da bir �eylerin de�i�ebilece�ine inanmal�d�r. Bütünü olan parçalar düzgün yap�l�rsa ve belediye daha do�ru çal���rsa common sense denilen ortak mekanizmalar çal��t�r�l�r ve o zaman i� ba�ka noktalara götürülebilir diye dü�ünüyorum. Mimarl���n çok belirgin ve derin olmad���n� görüyoruz. Bu anlamda bir beceriksizlik var ve bunu kabul edersek ba�ka aç�lardan da bakmaya ba�lar�z san�r�m ve Antalya’da güzel bina yapabilen bir mimar göremiyorum. Bu kentlerin olu�umundaki anonimin genel kalitesi kente damgas�n� vuruyor. Peki bu mimarl�k kalitesi biraz daha yükseltilemez mi ? Kentlerdeki özel binalar hiçbir yerde çok fazla de�il. Örne�in Zürih'te de fazla güzel olmayan binalar var, ancak Zürih yine de Zürih ve ilginç bir ortalama düzeyi var. Bunu da mimarlar yap�yor. Kat say�s�, geni� ye�il alanlar veya denize yak�nl�k özellikleriyle olabilen bir �ey de�il bu, beceriksizlik konusunun bu yönü iyi incelenmelidir.

Salondan: Bu i�in öznesi asl�nda kullan�c� ve küçük yat�r�mc�. Meslek hayat�mda bu kavgay� odalara de�il de müteahhitlere, mülk sahibi veya küçük yat�r�mc�lara kar�� veriyorum. Kullan�c� ve yat�r�mc� iyi yap�larda ya�amak istiyor ama ayn� zamanda tasar�m ve üretim sürecini en k�sa zamanda geçip sonuca ula�mak istiyor. Kafan�zda da ya�am ve bina kültürü olu�mad���ndan bu küçük detaylar�n olu�turdu�u öznel yap�y� olu�turma sürecindeki müdahaleleri, mimar�n tasar�m ve ürün kalitesini a�a��ya çekiyor. Benim burada ya�ad���m en büyük sorun bu.

Salondan: Ele�tiriye önce kendimizden ba�lamal�y�z ve o küçük mekanlar, arsalar içerisinde do�ru binay� ve esteti�i yakalamal�y�z. Belediyelerdeki, mimarlar odas�ndaki projelere bakt���m�zda bu projelerin tarz�, estetik kayg�s�, yap�l�� amac� gibi konularda hiçbir �ekilde ele�tiri yap�lm�yor. Bu anlamda bir platform olu�turulabilir mi? Mimarl�k sadece metrekare, emsal, subasman m�d�r? Bence de�ildir. �ehir planc�lar� toplant�lar�na da kat�l�rsak ad�m ad�m bir �eylerin de�i�ece�ini dü�ünüyorum.

�hsan Bilgin: Zaten bu toplant�n�n ad� Arkitera Platform, Arkitera bir mimarl�k merkezi. Kale Grubu da Türkiye’de yap� malzemesi üreten büyük firmalardan biri. Çok anlaml� bir birliktelik bu: Bir mimarl�k merkezi kurulmu�, sanal ve gerçek ortamda faaliyetlerini sürdürüyor. Türkiye’nin büyük bir firmas� bu platformlar�n ba�ar�s� d���nda ba�ka bir beklentisi olmadan, bu platformlar için para harc�yor. Mimarlar Odas� üyeleri burada ve bu platformda mimarl�k konu�ulmas� -subasmanlar�n d���nda- ve bunun yayg�nla�mas� çok önemli. Korkuluk, oran ve kompozisyonu da dü�ünerek konu�uyoruz.

Salondan: 1971’den beri Antalya’da ya��yorum. O zamanlar tek tük faytonlar�n yer ald��� küçük bir kasabadan ibaretti Antalya. Bahçelievler semti betonla�an, denize do�ru set olu�turan ve arkas�ndakilerin hava almas�n� önleyen bir duvara dönü�memi�ken iki katl�, bahçesinde portakal a�açlar� olan bir Bahçelievler’di. Kalekap�s�’na da, yine tamamen asfalt ve sadece vitrinlerin yer ald��� bir görsellik kazand�r�lm�� ama öncesinde tam ortas�ndan bol su kaynaklar�n�n akt���, �elalerinin oldu�u bir semtti. Kente böyle güzellikleri katan semtlerin h�zla yok oldu�unu görüyoruz. Bakir bir kasaba iken bugün büyük �ehir statüsüne gelmi�, nüfusu bir buçuk milyonlar� a�m�� bu kentin tabii ki de�i�ime ve geli�ime ve artan nüfusa cevap verebilecek bir yap�la�maya direnmesi mümkün de�ildir. Bir zamanlar k�y� band�m�z ve falezlerimizin üzerine daha güzel yap�lanabilecekken o zamanki planlamayla elden kaçan birçok de�er var. S�T alanlar� s�n�rlar�n�n de�i�erek bu güzel falezlerin üzerinde yap� bloklar�n�n olu�tu�unu görüyoruz. Sahildeki, denize yak�n olan araziler de�erli olmad���ndan k�zlara verilirmi�. Emre Arolat, Mimarlar Odas� ve derneklerin politik nedenlerden dolay� mimarl�k konusunda de�il de farkl� konularda bo�una u�ra��lar verdi�ini söyledi ama bu u�ra��lar�n bo�una oldu�unu dü�ünmüyorum. Yani kent planlamas�n�n önüne bu tür gedikler aç�ld� m� sonras� bir türlü gelmiyor.

�hsan Bilgin: Kent politikas�n� iyi bilince otomatik olarak iyi mimarl�k yapabiliyorsunuz diye bir �ey söz konusu de�il. Mimarl���n bundan da ayr� bir bilgisi var. Emre Arolat politika yap�lmas�n demiyor, bunu es geçmeyelim diyor.

Salondan: Yap�lan her�ey kent mobilyas� asl�nda. Bütün bunlar yap�n�n çevresini olu�turuyor ve bu olu�urken görsel zenginlik kazand�r�yor. Bu anlamda planlamalar�n delinmesinin de getirdi�i sak�ncalar var. Yap�lacak en iyi �ey �udur; do�al de�erler, yap�, insan ve teknolojinin birlikte ele al�n�p incelenmesi laz�m. 1980’lerden beri bu kent ciddi bir göç al�yor, özellikle proje ve Te�vik Yasas�’yla buran�n daha farkl� bir boyutta de�i�imi h�zland�. Ayr�ca burada ciddi bir konut sto�u da var ve bu da büyük bir çeli�ki yarat�yor. Burada bu kadar çok konuta ihtiyaç yok ki. Burada 3 bini a�an müteaahitin ya�ad��� ve bunlar�n s�n�rs�zca ve ölçüsüzce her yere ciddi bir mücadele vererek yap� yapt�klar�n� görüyoruz. Bu s�k�nt�lar� hala ya��yoruz. Orada yap�mc� ve mimar aras�ndaki ili�ki daha farkl� tan�mlanmal�, yap�mc�ya kar�� mimar�n biraz daha direnmesi gerekir. Böyle bir kültürü biraz dayatmas� gerekebilir ama toplumun kendi alg�lamas�nda ne kadar ba�ar�l� olabilir bilmiyorum. En ufac�k bir detay bile maliyet olarak görülüyor. Mimar olarak bu dayatmalar konusunda yeterince gayret sarfetmiyor olabiliriz.

�hsan Bilgin: Belli olmaz, biraz da dayatana ba�l�d�r.

Osman Ayd�n: 1950’lerden sonra Türkiye’de ya�anan yap-sat sorunu Antalya’da da ya�anm��t�r. �nsanlar zevkle oturabilmeleri için bir ev sat�n almaya u�ra�mam��, rant için bu evleri alm��lard�r. Antalya’da evler yükselen fiyatlara sahip oldu�undan gelip buradan ev al�nm��t�r. Cephe esteti�i önemsenmeden, evin içi görünmeden al�nm��t�r. Kullan�c�, müteahhit zevksiz olursa mimar da zevksiz yap�lar üretiyor. Güzel binalar da yap�lsa tabelalarla tan�nmayacak hale gelir veya kullan�c� onu zamanla kendi zevkine göre de�i�tirir. Buna bir örnek Yavuz’dur. �smini hat�rlayamad���m bir caddeye i�yerleri yapt�, tabelalar do�ru konsun diye u�ra�t� ve odaya yanl�� konan tabelalar� �ikayet etti. Büyük�ehir’e yazd�k ve bir tanesini kald�rtt�k. Turizmcisi kald�rd�, di�er taraftan peyzajla u�ra�an� koydu. Bu u�ra��lar iyi bir kentte ya�amak için. Mardin’de kullan�c�n�n kültürlü oldu�unu söyleyebiliriz. Burada kullan�c� öyle bir yap�da oturmak istemi�, birileri de yapm��. Antalya’da 30 senedir böyle bir �ey yok. Kendi yapt���m binay� bile 5 y�l sonra tan�yam�yorum. 2,50 kotu konusuna gelirsek; o zamanlar bu masum bir istekti. Antalya’n�n zemini sert ve kazmak zor, 1985’te yani belediyelere imar yapma izni verildi�i dönemde, belediyelerin haz�rl�ks�z bir biçimde reform yaparak yerele b�rakt�klar� dönemdedir. Belediye mühendisliklerinde müteahhitler ço�unluktad�r. Sa�l�kl� kentler yerine ne kadar çok para kazan�r�z�n kentleri yarat�lm��t�r. O dönemde Mimarlar Odas�’nda saymand�m ve bu konuda odan�n bir sorumlulu�u vard�r. Bu dönemde kimse hukuksal haklar�n� bilmiyordu. Hem subasman kotunu hem de kapal� ç�kmalar� iptal ettirirdik. Ancak 1988’de elimizde böyle bir hak oldu�unun fark�na varabildik. Bütün kentin üzerine ç�k�lm�� “bir kat�” iptal ettirdik. Siyasilerin olmad��� toplant�larda Mimarlar�n Odas�’n�n yapt�klar�ndan gereksiz yere konu�mam, tarih �stanbul’daki, Antalya’daki, Türkiye’deki Mimarlar Odalar�’n� yarg�lar. Rant u�runa bu kentin mahfedilmesinin önüne kimse geçemez. Mimarlar çok iyi projeler üretseler de, kullan�c�, müteahhitler ve kentte ya�ayanlar�n sa�l�kl� bir kentte ya�ama bilinci olmad�ktan sonra elinizdeki olanaklarla ne kadar estetik bina yapabilirsiniz? Bunun de�i�ece�ine inanm�yorum, birilerini suçlamak yerine oturup nas�l bir çevrede ve konutta ya�amak istedi�imizi tart��al�m. Belediyede dan��manken sundu�um hiçbir proje kabul edilmedi. Kaleiçi’nde düzenleme yapal�m dedi�imizde bir belediye ba�kan� buraya belediye laz�m dedi ve ben de bunu yapamayaca��m� söyledim. Oradan kültürü al�p sürdürmenin gere�i bu asl�nda, insanlar�n nas�l ya�ad���na, nas�l sa�l�kl� kentler olu�tu�una bakmak gerekir, bak�lmad���nda da i�te �imdiki durum ya�an�r. Bu olaylarda mimarlar�n veya Mimarlar Odas�’n�n sorumlulu�u vard�r ama as�l kentlinin, gerçek anlamda kentli olamay���n�n sorunudur. Kentlinin kenti y�k-yap-satç�lara teslim etmesi sonucunda kenti bu hale getirmi�lerdir.

�smail �ahino�lu: Sevgili Osman, te�ekkür ediyorum. Burada dikkatimi çeken bir �ey daha var. Di�er �ehirlerde fazla gözlenemedi, gerçi dünyada da fazla gözlenemedi: Kültür, geçmi�e dönük ya�anm��l�k ve kanunlar önemlidir. Subasman kotuna tekrar de�inirsek, bugün yoldan 50cm kaç�r�l�yor ama 1 sene sonra ayn� bina 1 metre a�a��da kalabiliyor. Bu konuda müteahhitler ve mimarlar zor durumda kal�yorlar. Böylece çok güzel bile yap�lsa, binalar yerin dibine gömülüyor ve birbirini tutmayan kotlarda konutlar olu�uyor. �ehir planc�l���, mimarl�k mesle�ine girmiyor. Örne�in Ankara’da ayr� parsellerde ikiz bina yapma durumu vard�r. �lk mimar�n yapt���na sayg� duyuyorum ama di�erlerine duymuyorum. Maalesef ilk yap�landan sonra yap�lanlar ilkiyle cephe aç�s�nda uyumlu de�ildir. Bir uyum söz konusu olamaz m�yd�? Antalya’da kotlardan onay al�rken zorland���m�z ve in�aat süresince de kademe kademe u�ra�t���m�z yerlere gidiyoruz ve ne yaz�k ki yolun ve elektrik direklerinin ileride alaca�� durum baz al�narak k�rm�z� kot çekilmemi�tir. Etik olarak mimar burada ne yapabilir? Konu yine belediyeye, mimara, siyasete geliyor. Tarihe bakt���m�zda Konyaalt� Çar��s� ya�mur ya�d���nda foseptik çukurlar�n�n ta�t���, her yeri su basan, bir dükkanlar toplulu�u görünümündedir. Bu durumda mimarlar buraya ne yapabilir? Yine belediyenin ve siyasetin iç içe geçti�i dönemlere geliyoruz. O zaman mimar arkada�lar Antalya’n�n imara yeni aç�lan yerlerinde, birbirine sayg�l�, keyifle ya�anabilir yeni mimari yap�lar yarats�nlar. Yap�lar�n kolonundan bacas�na kadar her yeri insan ya�am�n�n �eklidir. Buna uyum gösteren insanlar�z. Dolay�s�yla insan ve bina aras�ndaki birliktelik iyi çözümlenmeli. Bu d��ar�dan görünü�le ba�l�yor. Cephelerde binalar birbirine daha sayg�l� olursa, tarihinden de esinlenerek yarat�lm�� cepheler olu�turulursa daha ya�an�labilir ve keyif veren bir �ehir olu�abilir. Ama �imdiki gibi bir yap�la�man�n oldu�u Antalya’ya turist gelmiyor. Dönerciler Çar��s� çok büyük bir sevgi ve sayg�yla yap�ld�. Esnaflar�n da kültürünün olmad��� kabul ediliyor. Çünkü 1920’lerde bahsi geçen çar��lar belediyenin de�il de esnaf�n iste�ince büyütülmü� ve daha sonra görülmü� ki cadde az büyütülmü�. O dönemde �ehir planc�s�n�n, belediye meclisinin ve belediye ba�kan�n�n yapt��� kanalizasyonlar daha kullan�lmadan y�k�l�yor ve bu durumda kimse hesap da sormuyor. O zaman bu çar��dakiler kendilerinin bir tarihi esere sahip oldu�unu söyleyebilirler mi? 80 y�l az bir vakit midir? Bence bu çar�� Antalya’ya özgü tarihsel dokusuyla korunabilirdi ve 50-100 y�l sonra buraya Dönerciler Çar��s� denebilirdi. Mesela Elaz�� Çars�s� çok güzel de�ildir ama oras� korunur, yurtd���ndan da pek çok insan oray� görmeye ve al��veri� yapmaya gelir. Bu konuyla yaln�z Mimarlar Odas� u�ra�amaz, sivil toplum örgütleri de bir �eyler yapmal�d�r. Müteahhitler, mimarlar ve kullan�c�lar baz� felsefeleri dü�ünmelidir. Bunun sonunda güzellikler daha iyi olacak. Türkiyede e�itim enflasyonu var. �htiyaçtan fazla doktor, mühendis, mimar mezun ediyoruz ve pastadaki paylar� küçülüyor. Bu nedenle de bir tak�m etikleri kaybediyoruz. Kaliteli e�itimle piyasada kaliteli çal��an oluyor. Ve bu say� standartlarda kald�kça etik ve kalite yükseliyor.

Mert Eyiler: ��e tabela as�lmas�n diye ba�lamam�z gerekmiyor, projelerde sadece kullan�c�n�n bizimle ili�kisini kurmam�z laz�m. Kendi öfkemize kap�larak umutsuzca davranamay�z.

Emre Arolat: Umutsuz olmamak laz�m ama çok umutlu da olmamak laz�m. Kentin kültürü, yollar�, an�tlar�, hizalamalar� ve tarihselli�i sadece mimari bir konu olamaz. Ben de k�sa bir süre içinde bitmi� yap�lar�m� tan�yam�yorum. Örne�in Minicity projesinde bo� b�rak�lan yerlere bir süre sonra çay oca�� konmu� ya da giri�te k�sa boylu kaktüsler için u�ra�t�k ama yan�na 4-5 metre boyunda bayrak direkleri konmu�. �çerideki ma�azalar�n önüne köy k�raathanelerindekilere benzer masalar, sandalyeler konmu�. Bunlar hep olacak. Hayat�mda ilk defa ödül ald���m Kozyata��’ndaki yap�n�n üstüne gecekondu yapt�lar. Bunlara neden ses ç�karm�yorum diye bana k�z�yorlar ama dü�ünüyorum ve de bu da buna müstahakm�� diyorum. Bunlarla u�ra�mak istemiyorum ama ümitsiz de de�ilim. Yat�r�mc� ili�kisinden olu�an problemler Brüksel’de, Tunus’ta yani her yerde var. Bu sorunu ümitsizli�e kap�lmadan kendimize göre çözebilirsek ve herkes kendi i�ini iyi yapabilse bu sorunun üstesinden gelmi� oluruz.

�hsan Bilgin: �mar planlar� iyi olursa sorunlar hallolur, bu i�ler politikayla u�ra�arak ö�renilir gibi bir çözüm yolu yok. Bir kere mimarl��� ö�renip iyi yapmam�z gerekiyor. Di�er yandan da mü�terilerle ili�kiler var, bunun da iyi ya da kötü mimar olmakla alakas� yok. Bir di�er konu ise; politikac�lar, belediye meclisleri, ba�kanlar, ziraat pe�inde ko�anlar, ev bulamayanlar, i� bulamayanlarla kurulan ili�kilerdir. Bu üç alan�n da otomatik bir geçi�i yok, politik ili�kileri iyi bilirseniz iyi mimars�n�z diye bir �ey yok ya da iyi bir proje yaparsan�z veya iyi bir tepki verme refleksinizin olmas� mü�terilerle iyi bir ili�ki içerisinde olabilirsiniz diye de bir �ey yok.

Bunlar�n hepsi ba�ka ba�ka �eyler, dolay�s�yla bunun �u �ekilde alt�n� çizebiliriz. Bunlar� birbirine kar��t�rmayabiliriz. Mesela konu ba�l��� politikaysa ve imar planlar�ndan konu�uluyorsa cephe esteti�inden, geometriden ayr� ve önemli bir �ey oldu�unu bilerek bahsetmeyelim.

Salondan: Kentleri bir insana benzetiyorum. Tek binadan toplu genel bak��a kadar olan süreç birey ve toplum aras�ndaki mesafe kadard�r. Bir birey bir toplumun kalitesinde emsaldir. Bir bina, bir kentin genel noktas�nda emsaldir. Dolay�s�yla kentleri bir insan, ya�ayan bir organizma olarak görüyorum. Antalya, merkezi hükümetlerin göz yumdu�u 1985’e kadar �iddetli göç ald�. 9 Kas�m 1985’te Özal Hükümeti’nde kentlerin kendi kendilerini yönetmesine kadar her �ey Ankara’dan oldu. 1985’ten öncesi ve sonras� süreçleri Ankara da çok fazla fark etmedi, ke�ke edebilseydi. Maalesef meclisler rant kayg�s�yla ideal insan ya�am�n� ön plana ç�karan dü�ünceleri unuttu. Antalya da bundan nasibini ald�. Ortak ve öncelikli olan güne�, falez, deniz gibi olgular unutuldu. Bunun de�erini mimarlar, belediyeler, in�aat mühendisleri ve müteahhitler de bilemediler. Bu nedenle ba�ar� da ba�ar�s�zl�k da hepimizindir.

Salondan: Nedeni ne olursa olsun bu kent �u an bu durumda. Bunun için kimimiz müteahhiti suçlayabiliriz, kimimiz rant diyebiliriz ya da Türkiye’nin ekonomik �artlar� diyebiliriz ama buradan d��ar� ç�kt���m�zda toplumun %99’u mimarlar� suçlayacakt�r. Belediyelere kapal� ç�kma gibi biçimsizliklerde ak�l hocal��� yapan meslekta�lar�m�zd�r. Her belediye meclis üyesinde bir mimar vard�r ve onlar stard�r ve bu “bulu�lar�” yapm��lard�r. Mimarlar�n gelir da��l�m� da �ehirler aras�nda farkl�l�k göstermez. Antalya’daki projelerin %90’n�n�n %10’u kadar�n� bir mimar, kalan�n� di�er mimarlar yapar. Zaten Antalya’da da %10 kadar iyi yap� bulunabilir. Bu durumda acaba mimar�n ne oldu�unu mu tart��mam�z gerekir? Siyasi gruplar Kürt sorununu tart���rken biz de Mimarlar Odas�’nda “mimarl�k nedir, mimar kimdir ve nas�l olmal�d�r?” üzerine tart��t�k. Bana göre mimar sadece 4 y�ll�k e�itim alm�� adam olmamal�. Bu de�i�medi�i sürece bunun sorumlulu�u da tüm mimarlara mal edilir.

�hsan Bilgin: Bu konudaki insiyatiflerden bir tanesi bizim giri�imimiz. �stanbul Bilgi Üniversitesi’nde aç�lan yüksek lisans program�. Neden daha fazla kar getirecekken, lisans de�il de yüksek lisans sorusunun yan�t� �u; Mimarl�ktan lisans ö�rencisi olarak y�lda 2000 ki�i mezun oluyor. 40 bin mimara her y�l 2000 ki�i eklenmesi çok fazla. Dolay�s�yla yeni lisans program� aç�p buradaki 2000 ki�iyi art�rmak yerine e�itilmi� 2000 ki�iye servis verecek yeni bir program kurduk. Özel bir kürsüden al�nan bir e�itim de�il de genel mimari formasyonu geli�tirecek proje a��rl�kl� bir e�itim. Bu tür insiyatifler var. Bu tür konu�malardan da bir �ey ç�kmaz, böyle bir �ey beklemeyelim ama en az�ndan bunu payla�m�� oluyoruz. �leride belki Arkitera’dan ve Kale Grubu’ndan rica ederiz “Mimarl�k nedir?” konulu platformlar düzenlerler ya da sadece güney bölgesindeki büyük �ehirlerin problemleri tart���labilir, çünkü buras� �stanbul ve Bursa gibi sanayisiyle de�i�en bir bölge de�il, turizmiyle de�i�en bir bölge olarak farkl�la��yor. Bu �ehirler turizm yüzünden kendi do�al güzelliklerini kaybeden �ehirlerdir. Kaybedilen bir �ey yok asl�nda, nas�l ki 50 senede bunlar yap�ld�ysa bundan sonraki senelerde de ba�ka �eyler yap�labilir. Bundan 10 sene önce olsayd� birkaç ki�i devleti suçlard�. �imdiki dönemde böyle bir vakit kayb�ndan kurtulduk. Belli konularda örne�in yüksek lisans program�nda YÖK’ten al�nan izin gibi Ankara’ya ba�vurulabilir ama mimarl�kla ilgili bir konuda Ankara’dan cevap beklemek yersiz olur. Art�k ben masaya dönmek istiyorum, son bir söz söylemek isteyen var m�?

�smail �ahino�lu: Ben bir �ey daha eklemek istiyorum; mimarlar�n toplumu yönlendirici ve o toplumun ya�amdan keyif almas�n� sa�layan, sayg� duyulan, yapt�klar� eserlerde örnek olabilen insanlar olmas�n� diliyorum.

�hsan Bilgin: Dinledi�iniz için te�ekkürler, Arkitera’ya ve Kale Grubu’na tekrar te�ekkür ediyoruz. Ho�çakal�n.

 

Proje Sponsoru Proje Organizasyonu Copyright© 2006 - Arkitera Mimarlık Merkezi