Mimarlık Kentleşmenin Neresinde?
Antalya
Tarih�e ve Co�rafi �zellikler
Yazdırılabilir Sayfa

Akdeniz Bölgesinin bat� kesiminde yer alan Antalya'da Toros S�rada�lar� �l'in kara s�n�rlar�n� meydana getirmektedir. �l güneyinde Akdeniz, do�usunda �çel, Karaman ve Konya, kuzeyinde Isparta ve Burdur, bat�s�nda ise Mu�la �lleri ile çevrelenmektedir.

2000 y�l�nda yap�lan genel nüfus say�m� ile Antalya ili toplam nüfusu 1.719.751'dir. Antalya Merkez ilçe nüfusu 714.129'dur.

Antalya �li'nin toplam yüzölçümü 20.723 km²'dir. Türkiye alan�n�n %2,6's�n� kapsamaktad�r. �l arazisinin ortalama olarak %77.8'i da�l�k, %10.2'si ova, %12'si ise engebeli bir yap�ya sahiptir. �l alan�n�n 3/4'ünü kaplayan Toroslar�n birçok tepesi 2500-3000 metreyi a�ar. Bat�'da ki Teke yöresinde geni� platolar ve havzalar yer al�r. Ço�unlukla kireçta�lar�ndan olu�mu� bu da�lar ve platolar alan�nda, kireçta�lar�n�n erimesiyle olu�mu� ma�aralar, düdenler, su ç�karanlar, dolinler, uvalalar ve daha geni� çukurluklar olan polyeler gibi büyüklü, küçüklü karst �ekilleri çok yayg�nd�r. �lin topo�rafik yönden gösterdi�i de�i�kenlik gerek iklim, gerek tar�msal gerekse demografi ve yerle�me yönünden farkl� ortamlar yaratmaktad�r. Akdeniz iklimi içinde mütalaa edilmekte ise de etkilerinin denizden uzakla�t�kça ve yükseklik artt�kça azald��� görülmektedir.

Antalya sahip oldu�u arkeolojik ve do�al güzellikler sayesinde "Türk Rivieras�" ad�n� alm��t�r. Deniz, güne�, tarih ve do�an�n sihirli bir uyum içinde bütünle�ti�i Antalya, Akdeniz'in en güzel ve temiz k�y�lar�na sahiptir. 630km uzunlu�undaki Antalya k�y�lar� boyunca, antik kentler, antik limanlar, an�t mezarlar, dantel gibi koylar, kumsallar, yemye�il ormanlar ve akarsular yer al�r.

Palmiyelerle s�ralanm�� bulvarlar�, uluslararas� ödül sahibi marinas�, geleneksel mimarisi ile �irin bir kö�e olu�turan Kaleiçi ve modern mekanlar� ile Türkiye'nin en önemli Turizm Merkezi olan Antalya, Aspendos Opera ve Bale Festivali, Uluslararas� Plaj Voleybolu, Triathlon, Golf Müsabakalar�, Okçuluk, Tenis, Kayak yar��malar� vb. etkinliklere, 1995 y�l�nda aç�lan Antalya Kültür Merkezi ile de plastik sanatlar, müzik, tiyatro, sergi gibi birçok kültürel ve sanatsal etkinli�e ev sahipli�i yapmaktad�r.

Tarihçe
Antalya ad�n� kurucusu, Bergama Kral� II. Attalos'dan al�r. Attalos'a atfen Attalia ad�n� alan kente Türkler önce Adalya daha sonra da Antalya ad�n� verirler.

Helenistik dönemde Bergama Kral� II.Attalos (ï¿½Ö 159-138), bölgenin stratejik dönemini dikkate alarak buraya bir liman-�ehir kurdurmu�tur. Kent, kurucusunun ad�ndan dolay� "Ataleia" olarak an�lm��t�r. Arap kaynaklar�nda �ehrin ad� "Antaliye", Türk kaynaklar�nda ise "Adalya" olarak geçmektedir. Yerle�me, 20. yüzy�l�n ilk çeyre�inden ba�layarak "Antalya" olarak adland�r�lm��t�r.

Yap�lan arkeolojik kaz�larla Antalya ve bölgesinde günümüzde 40 bin y�l önce insanlar�n ya�ad��� kan�tlanm��t�r. Antalya'n�n 27km kuzeybat�s�nda, Ya�c�lar s�n�rlar� içindeki Karain Ma�aras�nda bulunan kal�nt�lar Paleolitik, Mezolitik, Neolitik ve bronz ça�lar�na aittir.

MÖ 2000 y�l�ndan bu yana bölge, s�ras� ile Hitit, Pamphylia, Lykia, Kilikya gibi kent devletleri, Pers, �skender, Antigonos, Ptolemais, Selevko, Bergama Krall��� egemenliklerini tan�m��t�r. MS 7. yüzy�ldan sonra bölge Selçuklular ile Bizansl�lar aras�nda s�k s�k el de�i�tirmi�, 1207 y�l�nda Selçuklular�n eline geçmi�tir. Bunu Tekelio�ullar�, Osmanl�lar, Karamano�ullar�, sonra tekrar, Osmanl� egemenlikleri izlemi�tir.

Antalya, antik bölgelerden Kilikya'n�n bat� kesimini, Pamfilya'n�n güneydo�u ucunu ve do�u Likya'y� içine almaktad�r. Antalya Türkiye'de bugüne kadar bilinen en eski yerle�melerin bulundu�u en önde gelen illerden biridir. Antalya'ya 20 km uzakl�kta ve Toroslar'�n Akdeniz'e bakan yamaçlar�nda yer alan Karain Ma�aras�'nda yap�lan kaz�larda Antalya ilinde Paleolitik yerle�menin varl���n� ortaya ç�kartm�� ve bölgenin tarihini MÖ 220 bin y�l�na kadar indirmi�tir.

Bölgenin en önemli Prehistorik buluntular�n� içeren Karain ma�aras� Paleolitik ve Neolitik, Beldibi Ma�aras� da Mezolitik ça�dan veriler sunarken, Badema�ac� Höyü�ü'nde son kaz�larda Cilal� ta� ça�� yerle�imlerine ve buluntular� ve yan�s�ra insan�n yerle�ik hayata geçi�inin ilk izlerine rastlan�r. Bunlara Karata�, Semahöyük'te yap�lan kaz�larla elde edilen Erken Tunç Ça�� bulgular� da eklenince, bölgede Paleolitik ça�dan zaman�m�za kadar kesintisiz bir uygarl���n varl��� belirlenir.

Antalya Bölgesi'nin erken tarihi, son buluntulardan önce karanl�kt�. Hititlerin çivi yaz�l� belgelerinde, ad� geçen Ahhiyava ve Arzava ülkelerinin Pamfilya oldu�u bilim çevrelerinde art�k daha yüksek sesle ileri sürülmektedir. Son ara�t�rmalar ve buluntular�n yorumlanmas�yla karanl�k diye bilinen bu dönem de ayd�nlanmaya ba�lam��t�r.

H�ristiyanl���n Anadolu'da h�zla yay�ld��� MS 5.-7. yüzy�llar boyunca Pamfilya ve Likya, Bizans eyaleti olarak önemlerini korumu�lar, hatta MS 2. yüzy�ldaki parlak ça�lar�na yakla��r derecede, imar görmü�lerdir. 7. yüzy�l�n ortalar�nda Araplar�n sürekli ya�ma ve sald�r�lar� her iki bölgeyi büyük ölçüde zarara sokmu�, bu duruma engel olmak isteyen Bizansl�lar, bölgeyi korumak amac�yla özel bir donanma kurmu�lard�r. Roma �mparatorlu�u'nun bölgeye kesinlikle egemen olmas�ndan sonra, stratejik yerler veya kentlerin baz�lar�, ufak ke�i�likler halinde Bizans egemenli�i s�ras�nda ya�amalar�n� sürdürmü�lerdir.

Ayr�ca, Rodos, Venedik, Ceneviz korsanlar�n�n talanlar�, K�br�s Krallar�n�n sald�r�lar� ve Haçl� seferi s�ras�ndaki ya�malar, bölgenin ekonomik gücü kadar kentleri de y�pratm��t�r. Bu s�rada özellikle Rodos ve Cenevizliler koruma ve sald�rma için, uygun k�y�larda üsler kurmu�lard�r.

5 Mart 1207’de Selçuklu sultan� l.G�yaseddin Keyhüsrev, yerli halk�n da yard�m�yla �ehri iki ayl�k ku�atmadan sonra fethetmi�tir. Bunun üzerine Antalya'ya kad�, imam, hatip ve müezzinlerin tayin edildi�i; mihrap ile minber kondu�u, kale ve burçlar�n onar�l�p silahla, erzakla dolduruldu�u belirtilmektedir. Böylelikle Selçuklular'a Akdeniz yolu aç�lm��; Antalya, Avrupa ve M�s�r'la yap�lan ticaretin merkezi olman�n yan� s�ra, Selçuklu donanmas�n�n üssü haline gelmi�tir. 1212 y�l�nda, Antalya'n�n yerli halk� isyan ederek yöneticileri öldürmü�tür. Bunun üzerine, Selçuklu Sultan� l.�zzeddin Keykavus (1211-1220) Antalya'n�n yeniden fethine karar vermi� ve 22 Aral�k 1216' da �ehir tekrar Selçuklular'�n eline geçmi�tir.

H�ristiyan ve Müslümanlar�n birlikte ya�ama deneyimi ba�ar�s�zl�kla sonuçlan�nca, güvenli�in sa�lanmas� amac�yla �ehir ikiye bölünmü�tür. Müslümanlarla, H�ristiyanlar�n ya�ad�klar� mahalleleri birbirinden ay�rmak için bir iç sur yap�lm��; H�ristiyanlar �ehrin do�usuna, Müslümanlar bat�s�na yerle�mi�lerdir. Kentin bat�s�nda Türk nüfusunun artmas�yla yeni bir sura gerek duyulmu�, Selçuklu Sultan� l.Aladdin Keykubat döneminde (1220-1237) 1225 y�l�nda daha do�uda, denize do�ru ikinci bir sur yap�lm��t�r. Böylelikle �ehir Selçuklu Sultanlar�n�n k��l�k merkezi haline gelmi�, k��lar� ço�u zaman Antalya'da ve 1223 y�l�nda fethedilen Alanya'da geçirmeye ba�lam��lard�r.

1389 y�l�nda Osmanl� sultan� Y�ld�r�m Beyaz�t taraf�ndan fethedilen Antalya ve çevresi Osmanl� topraklar�na kat�lm��t�r. Osmanl� döneminde Antalya surlar�nda fazla de�i�iklik yap�lmam��, baz� kap�lar aç�lm��, baz�lar� da onar�lm��t�r. Osmanl� döneminde �ehir sur d���na kuzeye do�ru geli�mi�, �ehir merkezinin sur d���nda kuzeydeki kap� çevresinde olu�mu�tur. Bu nedenle, Antalya'n�n Selçuklu ve Beylikleri dönemi �ehir dokusu pek bozulmam��t�r.

Antalya I. Dünya Sava��'na kadar bir Osmanl� Sanca�� olarak görünmektedir. 1917-1921 y�llar� aras�nda �talyanlar�n i�galinde kalan �ehir, 1921 y�l�nda Cumhuriyet Hükümeti'ne ba�lanm��t�r.

Cumhuriyet’in ilk y�llar�nda Antalya’da nüfus, ço�u ah�ap evlerde oturan yakla��k 23.000 ki�iden olu�uyordu.

Arap, Girit ve Yunanistan göçmenleri de bulunmakla birlikte, nüfusun büyük ço�unlu�u Türkler’di. Osmanl� döneminden kalan Rumlar nüfusun yakla��k 1/3’ünü olu�turuyorlard�. Antalya’da ayr�ca çok say�da Yahudi ve Ermeni ya�amaktayd�. Türklerin iki mezarl���, bir hastanesi, on kadar okulu; Rumlar�n da metropolitleri, dört kilisesi, on iki çe�itli düzeyde okulu ve bir itfaiye örgütü vard�.

Daha sonra 1925 y�l�nda Atatürk’ün büyük gayretleri ile kentteki Rumlar’�n yerine Selanik ve Girit Adas�’ndan getirilen Türk göçmenlerle “mübadele” yap�larak Antalya kenti Türkle�tirildi. 1927’de Antalya’daki nüfus Selanik ve Girit’ten gelen göçmenlerle ancak 17.373 idi.

Turizm
Antalya Bölgesinde Turizm Sektörü, 1960'l� y�llardan itibaren geli�meye ba�lam��t�r. Bölgenin zengin turistik de�erleri ve çekicilikleri, zaman içinde bu geli�ime ivme kazand�rm��t�r. 1985'lere kadar iç turizm a��rl�kl� olan bölge turizmi, bundan sonra d�� turizme yönelmi�tir.

�ç turizmin önemli bölümü "tatil evleri" ve "sosyal kamplar" kullan�larak sürdürülmektedir.

Bölge turizminin önemli bir karakteri, rakip ülkelere ve yörelere göre yeni, nitelikli ve say�sal olarak yüksek bir konaklama tesis kapasitesine sahip olmas�d�r. Ayr�ca, Yörenin iklim karakteri ba�ta olmak üzere, yüksek say� ve nitelikteki tarihi, kültürel ve do�al ören yerleri Antalya'ya çok geni� bir turistik potansiyel özelli�i olu�turmaktad�r.

Sosyolojik Yap�
Antalya halk kültürünün belirleyici unsuru yörenin Yörük yerle�imidir. Antalya halk�n�n büyük ço�unlu�unu olu�turan Yörükler (konar-göçer) büyük bir k�sm� ile topra�a yerle�mi�lerdir.

Konar-göçer ya�am�n olu�turdu�u kültürel etki Antalya'n�n sosyokültürel yap�s�nda da etkili olmu�tur. Daha 20-25 y�l öncesine kadar yaz�n yaylaya, k���n sahile inen ve hayvanc�l�kla geçinen Yörükler, bugün hayvanc�l��� b�rakm�� olmalar�na kar��n, yaylac�l�k kültürünü modern araçlarla ya�atmaya çal��maktad�rlar. Art�k ekonomiyi belirleyen hayvanc�l���n yerini, tar�m, ziraat ve serac�l�k alm�� durumdad�r. Kent içerisinde de ça�da� ekonomik u�ra�lar�n yer ald��� bir ekonomik ve sosyal ya�am içerisinde, geçmi� kültürün izlerini bulmak neredeyse imkans�zla�maktad�r.

Yörük ya�am�n�n etkisinin yan� s�ra, geçmi� kültürlerin etkisini de kent ya�am�nda yads�mamak gerekir. Çünkü kent gelene�inin olu�mas�nda önemli unsurlardand�r. Üzerinde uygarl�klar kurulan bu yerle�imin, kentin as�rlard�r geli�en mimarisinin, antik yerle�im yerlerinin ve günümüze b�rakt��� kültürel yap�lar�n, bugünkü kent ya�am�na, halk�n kültürel ve sosyal geli�mesine önemli etkileri olmu�tur, olmaya da devam etmektedir.

Toplumsal yap�n�n �ekillenmesinde bir di�er unsur da, muhacir (göçmen) olarak gelip kent içerisine ve civar�na yerle�tirilen topluluklard�r. Bu topluluklar geçmi�te Balkan ve Girit göçmenleri olurken bugün de h�zl� iç göç alan kentlerimizden olan Antalya'da, toplumsal yap� da h�zl� bir de�i�im sürecindedir. Son 20-30 y�l�n ekonomik geli�meleri, turizme aç�lmas� ve dünya kenti aday� olmas�; köyden kente göçü h�zland�rd��� gibi kültürel ya�amda da çok etkin de�i�im sürecin ya�and��� gözlenmektedir. Ülkemiz sorunlar�na paralel h�zlanan iç göç, kentin kültürel, sosyal, toplumsal yap�s�nda önemli de�i�ikliklerin olmas�n� gerektirmektedir. Ama yine de geleneksel yap� korunmakta, aile ya�am�, toplum düzeni, ya�amdaki uygulama ve pratikler geleneklere ba�l� olarak devam ettirilmektedir.

Kaynaklar
T.C. Antalya Valili�i : www.antalya.gov.tr
Antalya Büyük�ehir Belediyesi : www.antalya.com.tr
Antalya Tan�t�m Vakf� : www.antalyaguide.org
T.C. Kültür ve Turizm Bakanl��� : www.kulturturizm.gov.tr
Vikipedi, Özgür Ansiklopedi : tr.wikipedia.org

 

Proje Sponsoru Proje Organizasyonu Copyright© 2006 - Arkitera Mimarlık Merkezi