Mimarlık Kentleşmenin Neresinde?
De�erlendirme Toplant�s�
De�erlendirme Yaz�s�
Yazdırılabilir Sayfa

Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?*

"Türkiye kentleri son yar�m yüzy�l içinde h�zla kabuk de�i�tirdi. Tarihin derinliklerinden gelen izler ya tamamen silindi ya da toz-duman�n ard�ndaki kuytu kö�elere sakland�lar. Üstelik çok katmanl� bir de�i�imdi bu: Kâdim geçmi�in izleriyle birlikte, hatta kimi zaman ondan daha da önce, bir önceki hamlenin izlerini silip süpürdü. Yap�l� çevre üretimine dair birikimi ile fiziki de�i�imi yönlendirmesi beklenen mimarl�k, bu enerjik oldu�u kadar y�k�c� da olabilen dönü�üm dinamiklerinin di�lileri aras�nda kendine sa�lam ve kal�c� bir rol biçemedi, i�levsel bir konum edinemedi. Di�lilerin aras�nda ezilerek marjinalize oldu.

Son zamanlarda modernle�menin, sosyal de�i�menin ve kentle�menin yeni e�iklerinden söz ediliyor: Nüfus art�� h�z�n�n yava�lad��� ve stabilizasyona do�ru meyletti�i, kentlere göç e�iliminin h�z kesti�i yönünde güçlü i�aretler var. 50 y�ll�k birikim ve modernle�menin bu yeni e�ikleri kentlerin üretimi üzerinde nas�l bir etkide bulunacak? Köklü bir gelene�e ve in�aat kültürüne sahip olan, üstelik 19. ve 20. yüzy�l�n erken modernle�me dönemlerinde kendini yenileyerek imar faaliyetleri üzerinde etkin olan mimarl�k mesle�i, bu süreç içinde etkin rol oynayan bir aktör haline gelebilecek mi? Di�er aktörlerin aras�nda kendine aktif ve dönü�türücü bir rol biçebilecek mi?"

Bu tespitlerden ve sorulardan hareketle 9 ayr� kentte seri toplant�lar düzenledik Arkitera Mimarl�k Merkezi ile. Yukar�daki türden genellemeye yatk�n ifadelerin imâ etti�i gibi her yerde ayn� �ey mi ya�anm��t� gerçekten? Yoksa farkl�l�klar, özgül ko�ullar ve sonuçlar söz konusu muydu? �u bildi�imiz imar planlar� arac�l���yla ve betonarme - delikli tu�la - s�va üçlüsünün kli�e haline gelmi� apartmanlar�yla kurulmu� kentlerin hepimizin alg� dünyas�na birbirinin kopyas� olarak yerle�mi� olmas�nda �a��lacak bir �ey yok. Bu izlenimi peki�tirecek puslu bir tekstürün, son derece kendine has ili�ki örüntüleriyle kurulmu� bir piyasan�n görünmez eli arac�l���yla kentlerin ili�ine kadar i�ledi�ine herkes tan�kl�k edebilir.

Bu derece ayn� olabilir mi her yer? Bütün bu benzerliklerin ard�nda farkl�l�klar�, özgüllükleri yok mu bu kentlerin? Ama burada kesmek de mümkün de�il sorular�: Varsa bile üzerinde durmaya, anlamak için emek sarfetmeye de�er mi? Kendinden ba�ka her �eyi sindiren b�kt�r�c� bir uzla�ma sonucunda birbirine benzemi� bu kentlere yeni ba�tan bakmak, aralar�ndaki farklar� ke�fetmek için enerjiyi nereden alaca��z?

Kentlerin puslu tekstürüyle, alg�m�z�n köhne kal�plar� birbirlerinden beslenerek varolduklar� için, bu enerjiyi ancak de�i�me ve yenilenme ufku verebilir. Üstelik hem maddi, yani fiziki, hem de manevi, yani zihinsel / tinsel bir de�i�me ihtimali bir araya geliyorsa üretilebilecek bir enerjidir bu: Maddenin matla�m��, ta� kesilmi� özelliklerinde bir k�r�lma ihtimali görülecek ki, kavray�� da dikkatini yeniden toplayabilsin. Kavray��, alg� keskinle�ecek, nüfuz etme gücüne sahip olacak ki, madde ona kendini teslim edebilsin.

Demek ki iki taraf� da kapsayan bir de�i�me ihtimali gördük. Modernle�menin nüfusu kalabal�kla�t�r�c� ve üst üste y���c� özelliklerindeki yava�lamalar, ekonomideki co�rafi merkezkaç e�ilimler (Anadolu kentlerindeki sanayi ve ticari hamleler), 2., 3. ku�ak göçmenlerin modernle�meyle ezik de�il, iddial� kar��la�malar içine girebilmesi gibi e�limler maddenin de�i�ime e�iliminin i�aretleri olarak gözüküyor. Öte yandan, h�zl� modernle�menin yak�c� etkileri kar��s�nda kavrularak içine kapanm�� mimarl�k ve plânlama ideolojilerinin kendini yeniden üretemez hale gelmesi de zihinsel / tinsel yöndeki de�i�me ihtimalinin i�aretleri gibi gözüküyor. Mimarl�k ve planlama disiplinlerinin hakk�yla tüketilememi� oldu�unu ve bunda da sadece toplumsal ko�ullar�n de�il, disipliner zaaflar�n da etkili olabilece�ini sezen bir ku�ak yeti�iyor.

Do�ru mu bütün bunlar? Sahiden kentlerin çehrelerini de�i�tirmelerinin maddi ko�ullar� var m�? Kavray�� ve alg� al��kanl�klar�yla hamle yapmaya yatk�n m� sahiden yeni ku�aklar? Bilmiyoruz. Ama tersinden yap�lan bir test gibi de okunabilir Arkitera öncülü�ünde gerçekle�en Platform Toplant�lar� dizisi. �öyle ki: Farklar� okuyabilecek bir dikkatle bak�labiliyorsa yeniden bu kentlere, matla�t���n�, ta�la�t���n� söyledi�imiz alg�y� yerinden oynatabilecek bir söylemi harekete geçirmek mümkün olabiliyorsa e�er, demek ki o puslu tekstür de eskiden göründü�ü kadar sa�lam durmuyor yerli yerinde. K�r�lganl�klar�n� ele vermeye ba�lam��, her yeri eskiden zannedildi�i kadar birbirine benzetememi� demek ki bütün gücüne ra�men.

Bu testi yapmak inand�r�c�ysa e�er, ya�ananlara dair bir i�aret de�eri ta��yorsa, "Mimarl�k Kentle�menin Neresinde?" dizisinin bir "yerinden k�p�rdama" e�ilimine tan�kl�k etti�ini söyleyebiliriz.

Diyarbak�r
Özetlemeye çal��ay�m çe�itli kentlerdeki izlenimlerimi: Derin yoksulluk izlerini bir an için paranteze al�p bakabilirsek e�er, Diyarbak�r Suriçi'nin modernle�me öncesi fiziki yap�s�na en fazla sâd�k kentlerden biri oldu�unu görece�iz. Sadece Türkiye'yi de�il, dünyan�n modernle�meye mâruz kalm�� co�rafyas�n�n tamam�n� göz önünde bulundurdu�umuzda da kayda geçecek bir doku süreklili�i standard� var Suriçi'nin. Bildi�im dünyan�n pek az�na nasip olabilecek �ekilde surlar� da ayakta üstelik 1930'larda kazaya u�ram�� bir bölümü hariç. Ama koruman�n bir bilince tekabül etti�i, hatta kentin korunmu� bölgelerinden yeni bölgelerine "bilinç" ve "adap" enjekte edilece�i kli�elerini yerle-bir ediyor Diyarbak�r'�n bütününü hesaba katan bir bak��: Surlar�n kap�lar�ndan biriyle gar� birbirine ba�layan tipik "istasyon caddesi" civar�ndaki imar hamlesi d���nda kalan sur-d��� yap�la�man�n neredeyse tamam� son 20 y�lda gerçekle�mi�. Herhangi bir plânlama kültüründen, disiplininden nasibini almam��, biti�ik gözüktü�ü yerde parçal�, parçal� gözüktü�ü yerde de biti�ik kent parçalar� �eklinde yanyana gelmi� bir yay�lma �ekli bu. Nevzat Say�n'�n dile getirdi�i gibi, eskinin yerli yerinde durmas�n�n yeniye hayr� dokunmayabilece�inin canl� kan�t� Diyarbak�r. En az�nadan bu sorunun kayna��n�n yoksulluk olmad��� üst-orta tabakaya yap�lm�� yeni mahallelerden belli. Geleneksele oldu�u kadar modern kültüre de mesafe alm�� yerle�meler bunlar. Diyarbak�r'�n efsanelere ve �iire aç�k politik dilinin de dilsizle�ti�ine tan�k oldum toplant�da: Sur-d���n� ele�tirecek ya da sahiplenecek, hakk�nda konu�acak, anlamaya ba�layacak dilden mahrum kalm��, bilincini Suriçiy'le s�n�rlam�� bir söz bu...

Antalya
Antalya, hakk�nda konu�tu�umuz �ehirler aras�nda kenti kent yapan ba�lay�c� tutkaldan en yoksun kent: Son 15 y�lda kuzeye, do�uya ve bat�ya do�ru çeki�tirilirken sadece buralar� kente ve alt-kente benzetememekle kalmam��, 1980'lerin ortas�nda halâ okunakl� bir kent olarak ayakta durmay� sürdüren merkezini de sürüklemi� kendi yoluna. Hep imar planlar�ndan �ikayet edilir Türkiye'de. �mar plan� ve imar normu disiplininden nasibini bu denli az alm�� bir kent örne�i daha var m�d�r? Bilmiyorum: Yanyana dizilmi� yap� adalar� aras�nda imar normlar� bu kadar de�i�ken bir kent daha görmedim dikkatli bak�nca. Ama ilginç bir fark�ndal�k durumu var: Bu sonucu üreten ko�ullar, 2,5 metrelik subasman kodlar�, kapal� ç�kmalar�n emsalden say�lmamas�, 1,7 ile çarp�larak hesaplanan imar durumlar�: Her biri tarihiyle, neyin çaresi olarak ortaya ç�kt��� ve sonra nas�l dönü�tü�üyle, öznesiyle birlikte hat�rlan�yor. Bir tür özgül yak�n tarih bilinci bu: ne i�e yarar? Henüz kullan�ma sokulmad��� için bilmiyoruz. Ancak kendi ba��na herhangi bir duru� üretmeye yetmedi�i de belli...

Trabzon
Aykut Köksal'�n tan�m�yla modern imar tarihi "tanjant yol" ile yaz�lm�� bir kent: Trabzon. S�rt�n� sarp da�lara yaslay�p yüzünü denize dönmü� engebeli bir �ehir. Zorlu bir topo�rafya ile, �ehrin içine kadar s�zm�� derin vadilerle bile ba�a ç�km�� cesur bir yerle�me kültürü var kentin; üstelik izleri de hala ayakta bu eski k�vrak ataklar�n. S�k��arak ve aç�larak kurulmu� tansiyonlu bir kent mimarisi bu. Kayda de�er bir büyümeye maruz kalmam�� olan bu kent de "tanjant yol"un kurban� olmu�: Neyin çaresi olaca�� bir türlü tarif edilemedi�i için sürekli yeniden-planlanm�� bir çevre yolu bu. Sarp da�lar nedeniyle arkadan dolanamad���ndan deniz kenar�ndan dola�t�r�lm��, öte yandan denizle araya mesafe koydu�u farkedildikçe karars�z müdahalelere u�ram��, her müdahale sonucunda karma��kla�arak ili�kiyi biraz daha koparm�� bir fenomene dönü�mü� sonunda...

Adana
Türkiye'de görebilece�imiz en planl�, kentlerden biri herhalde Adana: Eski merkezden nehre paralel ana akslarla kuzeye do�ru büyütülmü�, kuzey eksenini artifisiyel bir göl olarak barajla sonland�rm�� okunakl� bir plan� ve geli�me temposu var. �mar kararlar�, s�n�fsal ayr�mlar�, bir sonraki hamlenin ne olaca�� belli. Bir kere okundu mu çorap sökü�ü gibi gidiyor: Baraja do�ru yükselen prestij, �ehri kuzeye ta��yan aks�n derinliklerindeki i�çi mahalleleriyle nehrin kar�� yakas�nda do�uya do�ru aç�lan gecekondu mahalleleri ve onun devam�ndaki sanayi parselleri. Her �ey yerli yerinde sanki. Bir kapitalist kentin, Türkiye'ye özgü çetrefillikleri üstlenmek zorunda kalmadan kurulmu� bir örne�i. Bir cazibeden söz edilebilir mi? Zor. Ama bu kez Türkiye modernle�mesine atfedilen karma��k, dolambaçl� yollarla birbirini besleyen sorunlar yuma��yla, kafa kar���kl�klar�yla kar�� kar��ya kalm�yoruz. Tan�ml� bir modern yerle�me ve mimarl�k kültürü problemi bu. Neden yoksun oldu�u belli. �nsana neredeyse "ba�ka türlü yap�lsayd�, olurdu!" dedirtecek türden bir yer. Modern yerle�me ve mimarl�k kültürünün böyle bir gücü olmu� mu? Tart���l�r. Bu izlenimin bir ba�ka türlüsünü de Kayseri'de edinmi�tim. Konya için de benzer �eyler söylendi�ini duydum...

Eski�ehir
Eski�ehir, kentsellik tutkal�n�n planlamayla ili�kisini �üpheye dü�ürecek ilginç bir örnek. Yukar�da betimledi�im türden bir iradenin izine rastlanmamas�na, hatta Hasan Özbay'�n çarp�c� tan�m�yla bir "kampüsler kenti" olmas�na ra�men, yekpare bütünlük deneyimine hala en aç�k kentlerinden biri Türkiye'nin. �çinden demiryolu geçmesine, devasa kampüs kesintilerine, sanayi peyzaj�n�n iri bo�luklar� kentin içine kadar nüfuz etmesine ra�men, yitirilmemi� bir kentsel deneyim potansiyeli olarak varediyor kendini. Metropol ile büyük kent aras�ndaki fark� anlamak için canl� bir ölçüt hala. Karizmatik ve i�tahl� "iz b�rakma" iradesi tehdit ediyor Eski�ehir'i. �mitasyon heykellerle, kent mobilyalar�yla dolduruldukça uzakla��yor kent kültürünün belirtileri. Eski h�z�n� yitirdikten sonra geriye hüzünlü bir oyun izleniminden ba�ka bir �ey b�rakmayacak ataklar gibi duruyorlar...

�zmir
Kentsellik tutkal�ndan nasibini alm�� bir di�er �ehir de �zmir. Üstelik de Türkiye'nin 2. büyük liman� ve metropolü olmas�na ra�men. Körfeze yaslanm�� bir lineer zincir olarak sürdürüyor hala bütünlük deneyimi ya�atma kapasitesini. Üstelik tam da geçerli de�il bu izlenim: Karayollar� boyunca izlenen sanayi peyzajlar� ve saçaklanmalar bir metropolde bulunuldu�unu da hat�rlat�yor her zaman. Ama metropol ölçe�inin �stanbul kadar dallan�p - budaklanmamas� kadar, körfeze tutunmu� dokusunun süreklili�iyle, Türkiye modernle�mesinin istisnai bir itina abidesi olan Kordon sahil düzenlemesiyle, ki�iliklerini kaybetmek yerine peki�tirmi� meydanlar� ve dü�üm noktalar�yla, al��kanl�klar�m�zdan farkl� fiziki özellikler ta��yor �zmir. Görmeye al��t�klar�m�z�n e�i�ine kadar gelinip ve dönülmü� adeta. Piri�tina fark� m� bu? Sab�rl� ve kararl� iradenin katk�s� tart���lmaz. Ama sadece bu yetmezdi. Emel Göksu'nun tasviriyle bir tür Akdenizli rehaveti belki: Ta�k�nl�klar�, a��r�l�klar� kendi rehaveti içinde eriten bir kültürün mekân�...

Bursa
Bursa hem daha sert, hem de daha katmanl� izler ta��yacak �ekilde ya�am�� modernle�mesini: Do�u Marmara metropolitan üçgeninin uçlar�ndan biri oldu�u kadar, kendi içinde de saçaklanm�� metropolitan alan özelli�i ta��yor. Eski�ehir'de veya �zmir'de gözledi�imiz türden bir tutkal� yok: Da��l�veriyor kent Yalova'ya, Mudanya'ya ve �zmir'e do�ru. O kadar ileri de gitmeden, yasland��� da�dan ovaya do�ru yay�l�rken de belirsizle�iyor s�n�rlar�. Tipik metropolitan alan özellikleri bunlar. �lginç olan tam da bu noktada merkezini tam olarak çözmemi� olmas�: Genellikle eski külliyelerin etraf�nda kümelenmi� kapal� bir mahalleye dü�ülüveriyor birden. Diyarbak�r'�n tam tersine fragmanlar bunlar. Ama o metropolitan karma�an�n içinde sessizlik ve huzurlar�n� da korumaya devam ediyorlar. Sessizlik ve huzurdan eser olmayan hanlar bölgesi de bu kez canl�l���yla sürdürüyor karakterini. Sessizle�se çökecek bir yer buras�. �a��rt�c� fragmanlar�yla belki en çok �stanbul'a benzeyen �ehir Bursa. Onun mütevazisi. An�tlar�n ve görkemin yeri olmam��. Belki o nedenle "Ba�ka �ehirlerin kald�rabilece�i mimari gösterilere ihtiyac� yok Bursa'n�n" dedirtiyor Emre Arolat'a...

Ankara
Ankara son yüzy�ldaki hamleleri üzerine hem en çok konu�ulmu�, hem de en belirgin �ehri Türkiye'nin. Sadece erken ve orta Cumhuriyet devirlerini de�il, son çeyrek yüzy�l� da fazlas�yla kurulmu� olarak ya�ayan bir �ehir. Çevre yollar�yla, Bat�kent gibi devasa bir kooperatif örüntüsünü de içine alan desantralizasyonuyla Türkiye'nin planlama ideali. Adana'dan fark�, kendini modern yerle�me ve mimarl�k kültürü ile kurmu� ve ya�atm��, üstelik de bu vaadi sonraki ku�aklara aktarabilmi� olmas�nda. Abdi Güzer, Tansel Korkmaz ve Ali Cengizkan o nedenle, di�er �ehirlerdeki gibi geleneksel bir kültürün kayb�ndan de�il, kendilerini de kuran yeni bir kültürün kayb�ndan duyduklar� rahats�zl�klar� dile getirdiler...

�stanbul
Üzerine konu�ulmas� en zor �ehir: Hem hakk�nda çok fazla konu�uldu�u, hem de bütün konu�ulanlar� yutacak bir kapasiteye sahip oldu�u için. Han Tümertekin'in de�indi�i gibi, Ta�l�tarla'n�n Gaziosmanpa�a'ya dönü�me hikayesinde mi sakl� �stanbul'un s�rr�? Belki de en iyisi Murat Güvenç'i dinleyip, onun �stanbul'un haritalar�n� yapma hikayesiyle o haritalar�n anlatt��� �stanbul'u üstüste çak��t�rmas�ndan sonuçlar ç�karmaya çal��mak. Öznelli�i en nesnel, nesnelli�i de en öznel oldu�u yerde yakalamak...

Peki, eninde sonunda ayn� apartman tipleriyle dolup ta�m�yor mu bütün bu �ehirler? Mesele de orada zaten: Hep o ayn� apartman tiplerini görmekten yorulmu� gözlerimizin, asl�nda onlar�n bulundu�u her yerde tam da ayn� �eyi ya�amad���m�z�, ya�amam�za da imkân olmad���n� bizden sakl�yor, bizi dilsizle�tiriyor olmas�nda. Dile getirdikçe, konu�tukça, hay�fland�kça dilsizle�iyoruz. Dilsizle�tikçe de ba�ka �eyi ya�ayamaz hale geliyor, dile getirdi�imiz kadar�n� ya�ayabiliyoruz ancak. Bir Anadolu turnesi yeter mi bu zincire �erh koymaya? Fazla da büyütmemek laz�m. Belki üzerinde durulmay� hak eden tek �ey, ço�u birbirini tan�mayan ve imar i�lerinde farkl� konumlar� i�gal eden toplam 40 civar�nda konu�mac�n�n bu dilsizli�e mahkum olmadan, sonucu ba�tan bilen bir meraks�zl�k içine dü�meden muhakeme temrinini sürdürebilmi� olmas�...

�hsan Bilgin
*Temmuz 2005'de Radikal gazetesinin mimarl�k ekinde yay�nlanm�� de�erlendirme yaz�s�.

 

Proje Sponsoru Proje Organizasyonu Copyright© 2006 - Arkitera Mimarlık Merkezi